Ketebe Yayınları’nın Pasaj serisi genişliyor. John Berger’den İshak Reyna’ya kadar genişleyen çemberin merkezinde bu sefer Luis Sagasti’nin Müzikal Bir Sungu isimli deneme eseri yer alıyor. Banu Karakaş’ın tercüme koltuğunda oturduğu eser, ilginç bir hikâyeyi manbaı olarak kullanıyor.
Hikâye dediysem tabii lafın gelişi. Aslında anlatılanlar gerçek. Ve gerçekliğin göbeğindeki isim Kont Keyserling. Büyükbabası Alexander von Keyserling, Rusya İmparatorluğu’nun önemli bir jeoloğu. Kendisi ise Bir Feylosofun Seyahat Notları adlı eserle tanınmış bir feylosof. Hayatını araştırırken benim dikkatimi çeken eseri ise Almanca olarak yazdığı Sanat için Felsefe kitabı oldu. Fransızca yazdığı eserler de mevcut. Zaten kendisi de 65 yaşındayken Avusturya’nın müttefik işgali altındaki Fransız bölgesinde vefat ediyor.
Kont Keyserling, uykusuzluk hastalığına yakalanır. Kaç yaşlarında olduğuna dair bir bilgiye ulaşamadım fakat sürece bakıldığında ellilerinde olması büyük ihtimal. Bu hastalığın üstesinden gelmek için ise feylosoflara yakışır bir çözüm arayışına girişir ve Leipzing’deki Aziz Thomas Kilisesinin koro şefine, ağzına kadar çil çil altınların dolu olduğu gümüş bir kadeh sunarak, kendisini uyutacak bir beste yapma görevi verir. Peki bu koro şefi kimdir dersiniz? Klasik bestekârların en iyilerinden, kimilerine göre ise en iyisi olan Johann Sebastian Bach.
Bach, Kont Keyserling için bir arya besteler ve üzerine otuz ayrı olası varyasyon daha ekler. Bu besteyi ise her gece Kont için Gottliev Goldberg çalar. Bu sebeple de ismi Goldberg Varyasyonları olarak kalır. İşte yazar Sagasti, denemesine bu gerçeklik ile başlar ve anlatmak istediklerini Beatles’a, Nazi Toplama Kamplarında çalan müziklere ve The Who’ya kadar uzatır.
Kitabı okurken önceden müzik üzerine pek fazla okuma yapmadığımı fark ettim. Aklımın bir köşesine yerleşmiş, müzik ile donatılmış en yoğun kitap Thomas Mann’ın Doktor Faustus isimli eseri. Fakat Sagasti’nin eseri, Mann’ın romanındaki o yoğun ve çoğu zaman anlaşılmaz olarak görülebilecek müzik terimlerinin hayata yansıyan tarafları üzerine odaklanmış gibi. 1001 Gece Masalları’ndan birçok ilginç hayatlar yaşamış şahsiyetlerin yaşam izlerine kadar sürekli zikzaklar çizen ve müziğin ulaştığı ve dinleyenleri de ulaştırdığı yerleri hikâyeleştiriyor Müzikal Bir Sungu.
Elbette yazar Sagasti’nin menba olarak seçtiği gerçeklikten hiç ayrılmadığını da vurgulamam gerek. Uyumak için bestelenmiş bir müzikaliteden, insanlığın uykularına sıçratıyor bizleri. Yoksa uyanma gayretlerine mi demeliydim?
Tanburî Cemil Bey’in Hicazkâr Peşrev’inden yola çıkarak bir Doğu muhasebesi yapmak mı? Yoksa Simge’nin Aşkın Olayım’ından geriye dönerek, Türk futbol müsabakalarının müzikalitesine uzanmak mı? İkisinden birini seçmek oldukça zor çünkü Sagasti sadece böylesi konulara sevk etmiyor okuru, ayrıca, insanın müzikle kendi hayatına ve hatta bedenine hazırlayabileceği ‘sungu’yu işaret ediyor.
Nihayetinde kulaklarımızda Spotify susmuyor. Fakat Bach, derin bir huzursuz uykuyu tadıyor. Çil çil altınlar yaşamak için yetmiyor hiçbirimize.
edebiyathaber.net (28 Ağustos 2023)