Vicdan nihayetinde bir düşünce değil midir? | Filiz Gazi

Aralık 2, 2013

Vicdan nihayetinde bir düşünce değil midir? | Filiz Gazi

filiz-gaziÇocuklara dokunanları yasalar alıkoyamıyor ve cemaat kirli köşelerinde onları yetiştiriyorsa ne yapabiliriz onları yok etmekten başka? Kim kaldırabilir bir çocuğun çilesini? Ben kaldıramam! Hayır, herkesin bir insanlığı olmayabilir ama bir çocukluğu olmalı, değil mi!”

Soğuk Ses”, “kırılmış çocuklara, kadınlara” diye başlayan bir kitap. Kitaba iskambil kâğıtları ile oynar gibi, klasik okur davranışıyla şımarıkça göz atarken dipnotlarına ilişti gözüm. Rilke, Rimbaud, Blake, Hallac-ı Mansur isimlerini görünce “Nasıl yani, ne alaka?” dedim.

Teşekkürler kısmına sayfayı çevirdim. “Tanrıma bu kitabı bitirmeyi kısmet ettiği için sonsuz teşekkürler” diye başlıyor. Gülümsetti. Malum bir yazarın mesleki olarak en sıkıntılı süreci üzerinde çalıştığı bir şeyi bitirmeye çalışması. Yazar, annesine, kardeşine, tek tek isimlerini vererek arkadaşlarına teşekkür etmiş. Sonunda “Ulus Baker’e ‘hadi yap şu işi’ dediği ve bana verdiği seda için şükran doluyum” deyince merakım arttı.

35182Mavi Neşe’nin ikinci kitabı olan “Soğuk Ses”, Pan Yayıncılık’tan çıktı. İtiraf edeyim kitaba başladığımda kimi yerleri anlamakta çok zorlandım. Tavuk Adalet, Kapıcı Latife, Eczacı, Barcı Kerime, Temizlikçi Neşe, Reşya Işık, Sebzeci Arife, Kameracı gibi şimdi okurken kafanızda hiç ışık uyandırmayacak karakterleri bir süre takip etmekte zorlandım. Temizlikçi Neşe bölümünde tekrara düşen ifadeler için editör makası gerekliymiş gibi de geldi. Kitabın kurgusunda ise olayları anlaşılmaz hale getirmek için özel olarak çabalanılmış gibi. Editörün ve yazarın tercihi bu yönde olmuş olmalı. Yalnız şu var ki üslubun güzelliği ve yazarın dünyaya bakışı okurun kimi öznel eleştirilerini göz ardı etmesine değecek türden ya da şöyle diyeyim yazarını merak ettiğiniz kitaplardan “Soğuk Ses”. Derin, algıları açık bir yazar Mavi Neşe. Dünyayı herkesin “kurulup” seyrettiği yerden seyretmeyi tercih etmeyen, cesur ve çalışkan gözlerden.

“Soğuk Ses”, 4 Perdeden oluşuyor. 1., 2. ve 3. Perdeler karakterleri tanıdığımız bölümler. Son iki bölümde dinlediğimiz bütün sesler bir araya geliyor ve anlayamadığımız kimi yerler açığa çıkarılıyor.

“Soğuk Ses”in anlatıcı karakteri babanın kızına tecavüzü ile dünyaya gelmiş bir kadın. Bir TV kanalında kameraman olarak çalışıyor. Kadınların hikâyelerini topluyor. Vajinaların kesildiği, kadınların birbirinden beter yöntemlerle katledildiği haber kupürlerini biriktiriyor. Uzun bir koridor gibi ömrü. Önünden geçtiği odalarda yaşanılanlara kulak kabartıyor. Kaydediyor. Bu koridorda ona yoldaşlık yapanlar var. Bunlardan biri olan Tavuk Adalet ona bir gün seslerin yolculuğunu anlatıyor:

Biliyorsun ses de bir dalgadır ve sarf edilen her kelime evrende dolaşır, kaybolmaz, dalgalar yayılır… ve düşünceler de evrene yayılır, dolaşır, kafanın içinde kaldığını sanırsın ama kalmaz yayılır, onlar da enerjidir, frekansları vardır, enerji dalgalarıdır, mahşer dediğimiz yer bu kayıtları okuyup izleyeceğimiz kendimize bakacağımız yerdir ve bu gayet fiziksel bir gerçektir, orda kendimize bakacağız yani zaman kaybolmaz…

Diğerleri (Sebzeci, biracı, Reşya, temizlikçi…) ile bu sesleri, düşünceleri takip ettiklerini söylüyor. Koku hassasiyetine güvendikleri kedilerin de yardımcıları olduğunu anlatıyor. Çocuk pornocuları, tecavüzcüler bu ekibin astrofizikçileri, bioenerjistleri, durugöz insanları tarafından takip ediliyor. Sensörler, kötülüğü kokladığında korku frekansı yayan bütün şehre doldurulmuş kediler aracılığıyla çalışıyor. İyi düşünceleri kaydeden teknolojiye henüz ulaşamamışlar. “Çünkü kötülük, virajları olan bir şey ve düşünce olarak da yaydığı dalgalar keskin frekanslar veriyor ve okunduğunda, yani bir matematik grafiğinde okunması mümkün olmuyor.”

Reşya, kameracı, doktor, sebzeci (…) hep aynı kişinin yarattığı karakterler aslında. Sanki bilincin sesleri dünyayı yeniden kurmak için kolları sıvamış ve bir kadın çetesi kurulmuş. Tüm bu seslerin aracısı olmuş Mavi Neşe.

“Soğuk Ses”in amacı, erkeğin dünya halindeki payına dikkat çekmek. Yoksullar, çocuklar, kadınlar derken dramatik bir dil aklınıza gelmesin. Hatta romana göre kediler çocukların tekinsiz olduklarını, tırnak içinde kötülük dolu olduklarını yani bilinçsiz olduklarını, bilinçlerinin gelişmediğini, kendilerini incitebileceğini, hatta boğabileceğini bildikleri için çocuklardan kaçıyor. Meğerse “masumiyet eşittir çocuk” ezberi bozulabiliyormuş.

Keza çocuk ve yoksulluk biraradalığının, hemen herkeste “acıma” duygusu uyandırmasına bir itirazı var “Soğuk Ses”in: Çocuklar hakkında yanılırlar, yoksulluk çocukluğu kafeslemez. Yetişkinliğin aptal, cahil, ikiyüzlü ve kaçkın bilinci yoksulların çocukluğunu kirletmeye kalkışır. ‘Oraya, dön hadi oraya,’ derler. Kalkıp bunun için saçma hikayeler uydurur, ortalığa fırlatırlar.Orta ve üst sınıf olmuş yeni zenginin, geçmişinden yoksulluk hikâyeleri seçkisi yaparak sohbetlere çeşni katması karşısında kifayetsiz kalışımıza sebep “Soğuk Ses”in altını çizdiği bu gerçek.

Romanda kimi sesler çok öfkeli kimi sesler neşe dolu. Kimisi de Barcı Kerime gibi her şeye rağmen bütünü gözeten olmakta ısrar ediyor:

… hayat hazin, varoluş koygun, insan buncağızdır eylemediğinde. Bu yüzden insan yaptığından belli olur ya. Merhametin asil ve kimi zaman insanı sarsan rüzgârından aklım insana yine de zavallı demiyor, buncağız iyi. Garson güzelleşir, öğretmen saygı uyandırır veya başkan mide bulandırır; kelime kifayetsiz kalır insan eylerken. Dalgacılıktan hiç hoşlanmam ve insanları hiçbir şekilde hafife almam.”

“Soğuk Ses” kendi içinde sağlaması doğru çıkan bir felsefe ile bir soru bırakıyor akıllara, içinde cevabının da olduğu ama ne yazık ki insan evladına henüz bir hayrının olmadığı: “Vicdan nihayetinde bir düşünce değil midir?”

Bu soru düşünme yetisi ile övünen tüm insanlığa bir duyuru niteliğinde. Yazalım kenara.

Filiz Gazi – edebiyathaber.net (2 Aralık 2013)

Tüm yazıları>>> 

Yorum yapın