İlk romanı “Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe” tüm dünyada azımsanmayacak bir okur kitlesine ulaşan Paola Peretti, ilkinin devamı olan ikinci romanı “Filippo, Ben ve Kiraz Ağacı”nda, artık görme yetisini tamamen kaybetmiş kitabın kahramanı Mafalda’yı ergenlik sancıları ve özel hayatındaki olumsuzluklara rağmen yeni insanlarla yeni maceralara sokarak yine iyimser ve ilham verici bir hikâye sunuyor.
Edebiyat ve felsefe eğitimi alan, 2011 yılından bu yana da yayıncılık, gazetecilik ve yaratıcı yazarlık alanlarında çalışan İtalyan yazar Paola Peretti, geçtiğimiz yıl Genç Timaş etiketiyle yayımlanan “Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe” kitabıyla Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyada hatırı sayılır bir okur kitlesine ulaşmıştı. Peretti’nin önce görme yetisini kaybetmesine neden olan, daha sonra da körlükle sonuçlanan Stargardt hastalığına öğrenmesinin ardından kendi hikâyesinden yola çıkarak yazdığı “Kiraz Ağacı ile Aramızdaki Mesafe”de, görme işlevini yitirecek 9 yaşındaki Mafalda’nın bu zorlukla başa çıkma mücadelesini, kendisini ve kendisi için önemli olan şeyleri keşfetme yolculuğunu okumuştuk. Paola Peretti’nin yine Genç Timaş etiketi, Esma Fethiye Güçlü çevirisiyle yayınlanan ikinci romanı, “Filippo, Ben ve Kiraz Ağacı”nda ise bu kez gözleri artık hiç görmeyen ve bunun yanında bir de ergenlik sancılarının yanında ailevi ve özel hayatında da dertleri bitmeyen Mafalda’nın yeni hayatına konuk oluyoruz.
Mafalda artık genç bir kız. 13 yaşına basmış. Ama gençlikle çocukluk arasındaki o tuhaf zaman diliminde sıkışıp kalmış. Bir geri gidiyor bir ileri. Hâlâ babaannesine, Estella’ya ve Kiraz Ağacı’na mektuplar yazıyor. Gözleri tamamen kapalı. Sadece kırmızı renkteki nesneleri çok az olmak suretiyle görebiliyor. Okuldaki arkadaşlarının kafası da karışık. Kimse Mafalda’ya nasıl davranacağını bilemiyor. Bazıları durumu tam anlayamazken bazıları normal karşılıyor. En büyük destekçisi ise Filippo. Kural tanımayan genç bir asi. Lafı sözü bir. Para karşılığında kendi evini süpürüp annesinden para alarak hayat gailesine henüz bu yaşta karışmış, büyümüş de küçülmüş biri. Mafalda’ya da gönülden yanık. Mafalda da ona. Ama yanlış anlaşılmalar neticesinde ikisi de birbirine çok geç açılıyor. Bir de sokakları yuva belleyen hippi Elsa ile Mafalda’ya okul ödevi olarak verilen kitap okuma konusunda ona yardımcı olan yaşlı aktör Nino dede var. Elsa bir gönül hikâyesi yüzünden, sokaklarda yaşama pahasına kendi bildiği yoldan şaşmayan bir bilge. Nino dede ise sanatını hayata katık edip yaşayan 80’lik bir ihtiyar delikanlı. Mafalda bu tayfa arasında genç kızlık dönemiyle tanışıyor. Haliyle kafası çok karışık. Bir o yana bir bu yana savrulurken Filippo, Elsa ve Nino dede ona yoldaşlık ediyor.
Tüm bunlar olup biterken Mafalda’nın evine ise kara bulutlar çökmüş. Çünkü babası çok uzun süredir işsiz. Ödenmeyi bekleyen faturalar kafasında dört dönerken o, ne yapabileceğini bilemez hâlde yatağından hiç çıkmadan kendini cezalandırmakla meşgul. Karısına, Mafalda’ya, herkese karşı çok mahcup. Vaziyet de eskisi gibi değil. Ha deyince iş bulunmuyor. Bir sürü yere başvurmuş olsa da aldığı cevaplar hep olumsuz. Git gide daha da karanlığa gömülüyor babası. Ta ki Mafalda’nın doğum gününe kadar. O gün yatağından çıkıp kızının partisine katılıyor. Bu hamle onun bir ucundan hayata tekrar ortak olmasına ön ayak oluyor. Kısaca hayat Mafalda’ya “bildiği gibi geliyor.”
Paola Peretti, “Filippo, Ben ve Kiraz Ağacı”nda yine Mafalda üzerinden yine iyimser hikâye anlatıyor. Ancak bu kez Peretti, “elini korkak alıştırmadan” oyuna dahil olup Mafalda’nın genç kızlığa atarak hayatın içinde daha fazla yer almasıyla birlikte onun özelinde dertleri de büyütüyor. Ama yine de yılmayan, mücadele etmekten, dostluktan, aşktan vazgeçmemenin önemini, bu kez daha kalın çizgilerle çizerek ve hayata karşı kartları daha açık oynayarak, tüm olumsuzlukların içinden iyiliği çekip çıkarıyor.
edebiyathaber.net (22 Nisan 2023)