Stella Aciman’ın “Ateş Su Toprak” adlı romanı Destek Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Kendisi de İstanbullu bir azınlık ailenin üyesi olan yazar Stella Aciman, son kitabı “Ateş Su Toprak”ta insanlık tarihi ve bugününü; etnik, kültürel, cinsel azınlıklara dair hikâyelerle aktarıyor okuyucuya .
Stella Aciman’ın edebiyatının en güçlü kökü İstanbul’a bağlıyken, diğer kökleri çok geniş coğrafyalara uzanır. Yazar bir yandan Yahudilere uygulanan zulümle ve göç politikalarıyla ilgilenirken bir yandan da kadınların kültüründen, hikâyelerden, farklı bedenlerdeki cinsel kimliklerden, tarihten, doğadan ve efsanelerden beslenir.
Ateş Su Toprak, konuşulması zor konulardan doğal akışı içinde bahsederken hayatı, dostlukları, çoksesliliği olumluyor ve bize madalyonun görünmeyen yüzünü göstermeye çalışıyor.
Arka Kapak Yazısı:
“HAKİR GÖREREK BAKMASIN İNSANA İNSAN, BAKMAYI DEĞİL GÖRMEYİ BİLENDİR İNSAN.”
“Bir ara tuvalete gittim… Döndüğümde Arif’i, kırmızı elbisemi üzerine tutmuş aynaya bakarken yakaladım ve söyleyebileceğim en salakça şeyi söyledim: ‘Ne yapıyorsun Arif! Sen kız mısın?’
Arif elindeki elbiseyi hemen yatağıma fırlattı. Yüzü kıpkırmızı oldu. Sonra da gün boyunca ilk defa Barbie bebeklerimle hiç oynamadı, o hiç sevmediği, benim ise çok sevdiğim küçük arabalarla oynadı. Arif’in aslında ne kadar naif ve kırılgan bir yapıya sahip olduğunu, bugün onun içinde ikinci bir Arif sakladığını anladım. Tıpkı benim de içimde ikinci bir Berrak’ı sakladığım gibi…”
Hikâyenin ilk cümlesinden bu yana ateş gibi yandı parmaklarım. Çünkü kolay hayatlar değildi kaleme aldığım. Her kelimede canımı biraz daha yaktı ateş. Her kelimede biraz daha derine işledi ve beni kül olmanın eşiğine getirdi. Yanan her kelimeyi suyla söndürmek, yazdıklarımı toprağa gömmek için de çok uğraştım. Beceremedim. Çünkü bugüne kadar kaleme aldığım her konu ateş gibiydi. Beni yaktı, kavurdu, kül etti ve küllerimden yeniden doğurup tekrar aynı harlı ateşe attı. Ateş de ben oldum, su da, toprak da. Kısacası tam kıvamına geldi ve pişti, oldu…
Elinizdeki bu roman doğmayı umut eden bir bebek gibiydi. Sancılı, belki biraz geç ama sağlıklı doğdu. Sabırsızlıkla yazılmak isteyen her bir kelimemle, ateşiyle, suyuyla, toprağıyla insana dair bir hikâyeydi, ancak insan olanların anlayabileceği. Ateş, Su, Toprak insan olanın, sizindir artık…
Yazar Hakkında:
İstanbul’un o çok kültürlü yıllarından birinde Yeşilköy’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Tarhan Koleji’nde okudu. İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. Gazeteciliğe Yeşilköy’de çıkan yerel gazetede başladı. Bir taraftan deri sektöründe çalışırken, Nokta, Kadınca, Kim gibi dergilerde yazmaya devam etti. Çeşitli radyolarda gece programları yaptı ve Bodrum’un ilk radyosu olan BODRUM FM’i kurdu. 2003 yılında Kıbrıs’a yerleşti. Yıllarca Yenidüzen Gazetesi’nin Adres dergisinde yazdı. Yazarın öyküleri yurtdışında birçok kitapta yayımlandı.
Yazarın, 2006 yılında Polonya’da Lehçe yayımlanan “Bir Masaldı Geçen Yıllar” adlı kitabı 2025 yılında Yunanistan ve İsrail’de okurlarıyla buluşmayı bekliyor.
Yazarın diğer kitapları:
Bella (2002, 13. Baskı)
Kırlangıçların Ömrü (2003, 4. Baskı)
Bir Masaldı Geçen Yıllar (2006, 7. Baskı)
Orda Bir Ada Var Uzakta (2011, 4. Baskı)
edebiyathaber.net (17 Ocak 2024)