Önümüzdeki kırk yıl içinde yaşanacaklarla ilgilenen tüm teknokratların, siyasetçilerin, iktisatçıların ve bilim kurgu yazarlarının hemfikir olduğu iki ana konu var. Birincisi, bir iklim krizi yaşanacak ve beraberinde kıtlıktan doğa olaylarına ve mültecilere birçok sorun yaşanacak. İkincisi ise kırk yıl içerisinde yapay zekâ konusunda inanılmaz adımlar atılacak. Uzmanların büyük bölümüne göre yapay zekâda yaşanan gelişmeler gelecekteki dünyayı bugün tanıyamayacağımız kadar değiştirecek. Bildiğimiz mesleklerin birçoğu otomasyonla kaybolacak. Onların yerlerini yapay zekâyla ve programlamayla ilintili meslekler alacak. Ancak eskisine nazaran çok daha az insan gücüne ihtiyaç duyulacağı aşikâr.
Yapay zekâ konusunda işsizliğin haricinde bir büyük tehlike, daha doğrusu büyük bir soru işareti mevcut. Geliştirilen yapay zekâ tekilliğe erişip insanlardan daha zeki olursa insanlara karşı gelir mi? Edebiyat ve sinema tarafından defalarca sorulan bu soruya, Margit Ruile İkiz Kod adlı kitabında farklı bir bakış açısıyla yaklaşıp değişik bir şekilde cevaplandırıyor: Belki de yapay zekânın tekilliğe erişip insanları yok etmeye başladığını fark edemeyiz bile.
1967 doğumlu Margit Ruile aslında bir senarist ve film yapımcısı. Hikâye anlatmayı filmlerde öğrendiği için sinematografik bir dile sahip. Okuduğumuz satırları gözümüzde canlandırmakta kesinlikle zorlanmıyoruz. Dahası, romanı hızlı bir aksiyon filminin temposunda kurgulamakta hiç zorlanmadığı da belli. Hikâyenin kurgusu, titiz bir matematikçinin denklemleri veya işinde usta bir mimarın çizimleri gibi hazırlanmış. Kurguya büyüteçle baktığınızda hayran olmamak elde değil.
Bununla birlikte, kurgunun bir mühendis ciddiyetiyle ve matematiksel kesinlikle tasarlanmasını yadsıyanlar olabilir. Kurgunun matematiği kimi zaman edebiyatın sanatından götürür, yavanlaştırıp tahmin edilebilir kılar. Doğrudur. Bunun en bariz tecessümü de Hollywood sineması ve hikâye anlatım teknikleridir. Kurgunun sözde fazlalıkları atılıp önümüze yağsız ve kılçıksız bir hikâye konulduğu iddia edilirken çoğu zaman anoreksik bir diyetin lezzetsiz ve klişelerden geçilmeyen bir öğünü konur. Ancak İkiz Kod’un lezzetsiz bir öğün olduğunu iddia etmek çok büyük bir haksızlık olur.
İnsanların günümüz Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki sosyal kredi sistemine benzer bir şekilde derecelendirilip sınıflandırıldığı geleceğin dünyasında yaşayan genç Vincent, berbat sosyal kredi notuna rağmen elinden geldiğince normal bir hayat sürmeye çalışır. Söz konusu sosyal kredi sistemini tarafsızlığı ve hatasızlığıyla bilinen yapay zekâ kontrol etmektedir. Çoğunluğun iyiliği ve refahı için verilmesi gereken ciddi kararların tamamı da yine bu yapay zekânın tarafsızlığına emanet edilmiştir.
Mekanik hayvanları tamir ederek geçinirken, bir gün atölyesine uğrayan gizemli bir kadının ziyaretiyle hayatı değişmeye başlar. Kadının mekanik kedisini tamir etmek için ihtiyaç duyduğu aletleri temin ederken gizemli insanlarla tanışır. Bu insanlar onun geçmişi ve bir uçak kazasında hayatını kaybeden annesi hakkında bilgi sahibidir. Ancak kim olduklarını ve daha da önemlisi Vincent’ın annesinin kim olduğunu paylaşmak istemezler.
Bir anda kucağında geçmişi hakkında birçok parçası eksik bir yapboz bulan Vincent, yeni bir haberle altüst olur: Evleri hakkında bir yıkım kararı çıkmıştır ve iki hafta içinde evlerini boşaltmak zorundadırlar.
Çaresizce bocalayan Vincent hem geçmişini aydınlatmak hem de çok geç olmadan evini ve sahip olduğu her şeyi kaybetmeden önce sosyal kredi notunu artırmak zorundadır. Ancak devlet dairelerindeki insanların yerine geçen ve insanlara ikizleri kadar benzediği için “ikiz” olarak adlandırılan robotlardan hiçbir fayda gelmeyince çareyi daha pervasız yöntemlerde aramaya başlar.
Yapay zekânın hayatımızda ne kadar söz sahibi olmasına izin verebiliriz ve ne zaman ona bir sınır koyabiliriz? Gerçekten gelişmiş bir yapay zekâyı engelleme şansımız var mı? Peki ya insanların çoğunluğu yapay zekânın tarafında ve ona yardım ediyorsa? Son olarak: Tüm bu hayvanların nesli ne zaman tükendi ve yerlerine mekanik hayvanlar geçti?
İkiz Kod, günümüzdeki eşitsizlik, gerçeklik ve iklim krizi gibi konulara da dikkat çeken, yakın gelecekte geçen bir distopya. Tam olarak bir cyberpunk romanı olduğunu söyleyemeyiz belki ama sanal gerçeklikte geçen bölümleri de gerçek dünyada geçen bölümleri kadar nefes kesici. Aksiyon dozu yüksek, gerçekten elinizden bırakmak istemeyeceğiniz kadar hızlı ve şaşırtıcı bir biçimde düşündürücü.
edebiyathaber.net (25 Ağustos 2022)