Çalışanlar için uzun sayılabilecek fakat bir o kadar da tadına doyulamamış olan tatil sona erdi. Bugün herkes için zor bir gün olacak biliyorum. Biz yine de akışa uyum sağlayalım ve kaldığımız yerden devam edelim. Çünkü çocuklarımızın kitapları sevmeleri ve okumaları gerekli. Bu arada tatilin hemen öncesinde yayınladığımız “Yazarlardan Öneriler: Çocuklar Tatilde Ne Okusun?” başlıklı soruşturmamızın da ilgilisine katkı sağladığını umut ediyorum.
“Bu romanı geceleri saat üç buçukta uyanıp yazdım. Evet, düzenli olarak üç buçukta, herkes uykusunun en tatlı yerindeyken… Kahramanlarıma bu yüzden ‘üç buçuk harfliler’ adını verdim. Bazı geceler ensemde bir esinti hissettim, ayak bileklerimde de… Arkadan tişörtümü çekiyor gibi de oldu. Tuhaflığı yalnızca ben değil baykuş da fark etti, kedim. Gözleri benim göremediklerime sabitlendi. Anladım ki romandaki karakterler son noktayı koyana dek bizimleydi. Siz okurken de benzer şeyler olabilir, korkmayın, farklı bir boyutta yeni bir deneyim kazanmanın tadına varın. Ben öyle yaptım.”
Bu satırlar Miyase Sertbarut’un. Tudem Yayınları arasından yayımlanan “Ara Âlem” dizisini okurlarına sunarken yazmış. Ve ister inanın ister inanmayın yazdıklarının gerçeklik payı var!
Garip bir tesadüf müdür bilmiyorum ben de kitapları okumaya bir gece yarısı başladım. Sabaha karşı gözlerim satırlarda akıyorken içimdeki ürpertiyi hissedebiliyordum. Fakat korku dolu yüreğim ve gözlerimle kitabın sayfalarını çevirmekten vazgeçemedim.
Ara Âlem, “Tarlakoz’un Tuzağı” ve “Yasak Oyun” olarak şu an iki kitap. İkinci kitabın sonunda üçüncü kitabın müjdesini de alıyoruz. Ara Âlem dizisi artık yaşamayan fakat tam olarak ölüme de geçmemiş genç ruhların bu dünyayla kurdukları bağ üzerine ilginç bir kitap.
Ara Âlem dizisinin ilk kitabı “Tarlakoz’un Tuzağı”nda; Canan daha ortaokul öğrencisi iken bir trafik kazası geçirir. Ve bu kaza sonucunda yaşamını yitirir. Yaşama tutunmaya çalışır ve Ara Âlem’de kalmayı başarır. Bu âlemde yaşayanlarsa üç buçuk harfliler olarak adlandırılıyor. (üç harfli değil!) Üç buçuk harfliler dediğimiz bu varlıkları gerçek ölüme göndermek için çalışıyor Tarlakoz. Bu yüzden Ara Âlem’dekiler iz bırakmadan varlıklarını sürdürmek zorundalar. Tıpkı yaşayanlar gibi arkadaşlara, kuşlara, hayallere tutunuyorlar. Müthiş ve soluksuz okunan bir serüven Tarlakoz’un Tuzağı. Yüreği olanlar okuyabilirler!
İkinci kitap “Yasak Oyun.” İtiraf etmeliyim ki bu kitap ilki kadar korkutmadı. Nedenini düşündüğümdeyse Tarlakoz’un bu kitapta yer almayışına bağladım. Kim bilir? Yasak Oyun’da Tarlakoz’a izini kaybettirip kaybettirmediğini düşünerek kafasını dağıtmaya çalışan Canan, gecenin geç bir saatinde internet kafeye girmekte olan Aziz ve Oya’yı takip eder. Kısa bir süre sonunda iki arkadaşın yasak bir işin peşinde olduklarını anlar. Oya, dayısının hazırladığı ama dağıtıma sunulmasına onay alamadığı bir bilgisayar oyununu denemek için sabırsızlanmaktadır çünkü. Aziz’in ise bu konuda tereddütleri vardır. Ve bir de gizemli bir tablo! Bu tablo ne ve internet kafede ne işi var?
Bilgisayar oyunlarının anlamsız hedeflerine dikkat çeken, gerçek hayatta var olan yaşatma, yardımlaşma, özveri gibi değerlerin yerine neler konulduğunu gösteriyor kitap.
Miyase Sertbarut, kitaplarını keyifle okuduğum üretken bir yazar. Çocuklar için kitap önerileri sorduğum yazarlar tarafından da en çok önerilen isimlerden. Yazarın, bu kitaplarla, çocuklar için korku edebiyatına nitelikli, hakkını veren eserler kazandırmış olduğunu söyleyebilirim.
Kaan Demirçelik’in çizimleri ise çok başarılı. Kitabın heyecanını, gizemini, karanlığını destekleyen resimler olmuş bunlar. Ara Âlem dizisinin üçüncü kitabını heyecanla, sabırsızlıkla beklediğimi yazara duyurmak isterim buradan.
Yüreği olan, korku girdabına ben de girebilirim diyen çocuklar için Tarlakoz’un Tuzağı ve Yasak Oyun Tudem etiketiyle… Sonrasında uykularım kaçtı demek yok ama!
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (11 Temmuz 2016)