Yaşam her zaman istediğimizi vermiyor. Çoğu zaman günlük rutinimizden şikâyetçi olsak da bir dönem geliyor o rutini arıyoruz. Zor günler yaşıyoruz hepimiz, biliyorum. Hız çağı nefes aldırmıyor. Hele bir de kendimizden başka sorumlu olduğumuz insanlar varsa, zorluk artıyor. Genel sıkıntılar bir şekilde göğüslenebiliyor aslında. Birkaç ‘vah-tüh’ten sonra akışa bırakıp kendimizi yola devam edebiliyoruz. Fakat sıkıntılar özele dönünce kolay olmuyor akışı sağlamak. Zihin bulanıklaşıyor. Hareketler donuklaşıyor. Coşku? Ara ki bulasın. Kitabı ilaç yapanlar için o da çare olmuyor. Ama hayat işte… Bizim dışımızda da akıp gidiyor. Olabildiğince ayakta kalmak gerek. Her zamankinden daha yavaş olsa da devam etmek, geride kalmamak gerek. Çünkü çocuklar var. Ve çocuğun olduğu her yerde bir gelecek, bir umut var. Onlar için yazılmış kitaplar var.
Dünyanın En Komik Adamı
Dünyanın En Komik Adamı, Cary Fagan imzalı Tudem etiketiyle yayımlanmış bir kitap. Kahramanımız Norman Fishbein on bir yaşında. Ağabeyleriyle ve kış mevsimiyle başı dertte. Fakat Fantastik Drajeler yarışmasından kazandığı bin dolar onun için işleri değiştirir. Acaba, kazandığı bu bin doları ne yapsa? Ev ihtiyaçları için mi harcasa yoksa eğitimi için mi? Günümüz çocukları böyle bir durumla karşılaşsalar ne yaparlar? Evet, ikisini de yapmazlar. Norman da yapmıyor zaten. Fakat yine de bencil davranmıyor. Onun dileği ailesiyle tatil yapmak, tropik iklimli, güneşli bir yerde. Norman ve ailesi Miami’de Lüks Palmiye Oteli’nde tatillerini gerçekleştiriyorlar. Kimisi için kısa, kimisi içinse uzun sayılabilecek bu tatilde Norman yeni arkadaşlar ediniyor. Bir de dünyanın en komik adamı Mort Ziff’le tanışma olanağını yakalıyor. Olaylar da bundan sonra gelişiyor. Her ne kadar kahkahalarla okunmasa da kitap, Cary Fagan’ın yalın üslubu ve ince mizahı çocuklarda yer edecektir. Norman bana biraz Saftrik Greg’i anımsatsa da onun kadar değil. Oradaki mizah daha baskındı. Yazarın üslubu ve kitap tür olarak bu farkı yaratmış olabilir. Cary Fagan’ı, “Şapkada Eriyen Bay Karp”tan bilenler bilir zaten nasıl bir kitapla karşılaşacaklarını. Dünyanın En Komik Adamı’nı Damla Kellecioğlu dilimize kazandırmış.
Günlük yaşamda özellikle de birilerine öfkeliyken sıkça kullanırız “kendini bulunmaz Hint kumaşı sanıyor” sözünü. Salah Naoura da kitabına isim yapmış bunu. Almanca’da böyle bir kullanım var mı bilmiyorum. Olasılık Türkçe adı böyle konulmuştur kitabın ama yine de yazarla özdeşleştiriyorum bu adı.
Kardeşim Bulunmaz Hint Kumaşı’nda dokuz yaşındaki Anton’un hikâyesini okuyoruz. Şöyle başlıyor kitap: “Minikler Ligi’nin dostluk maçında iki kere yanlış kaleye gol attığım gün, annemle babam ikinci bir çocuk istediklerine karar verdi. En iyisi ikinci bir oğlan, dedi babam. Nedenini tahmin edebiliyordum. Acayip kötü futbol oynadığım, ayrıca matematikte de berbat olduğum için. Babam futbolun önemli olduğunu düşünüyor. Eskiden o da bir kulüpte oynamış, harika bir forvetmiş. Onun için futboldan daha önemli tek bir şey var, o da matematik. ‘Matematiği iyi olmayan, hayatta ilerleyemez’ der hep…” Babanın bu tümcesi bile düşüncesini ortaya koyuyor. Ve kitapta nasıl bir babayı okuyacağımızı… Bununla birlikte önüne geçilemez bir kariyer sevdası ve hırsı var Anton’un babasının. Bu hırs da yaşamını zorlaştırıyor Anton’un. Öyle ki sadece babası gibi düşünmediği için dedesiyle bile görüşmesi sorun olabiliyor. Çünkü dedesi ve babası zıt karakterler. Peki, kardeş? Evlerine yeni bir kardeş geliyor. O da Anton gibi dokuz yaşında ve Hindistanlı. Adı da Dilip. Dilip’in gelişiyle tabi ki her şey başkalaşıyor, farklı bir dönem başlıyor. Çünkü Dilip bir dahi. Gerçekten! Henüz dokuz yaşında olmasına rağmen anadilinden başka dilleri konuşabiliyor, uzay bilimine karşı ilgili ve bilgi sahibi. Anton’an çok farklı bir çocuk. Kitabın çatısını oluşturan fikirse şu: “İnsanın nereden geldiğinin ve niye burada olduğunun önemi yok. Önemli olan, insanın halinden memnun olması.” Kardeşim Bulunmaz Hin Kumaşı yine Tudem’den ve Ayça Sabuncuoğlu’nun çevirisiyle. Okurlarının “İmdat! Çıkarın Beni Buradan” ve “İmdat! Büyükanne Geri Dönüyor” adlı kitaplarla tanıdığı Salah Naoura aile ilişkileri, kardeş sevgisi ve mutluluğun sırrını eğlenceli bir dille anlatıyor.
Yaşam her zaman beklediğimizi vermese de kitaplarla tutunmaya devam edeceğiz. Çocuklar için de zaman zaman sıkıcı hâle gelen bu yaşamda onları eğlenceli kitaplarla buluşturmakta yarar var.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (5 Mart 2018)