Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
İlk kez üniversite eğitimimi almak için geldiğim İstanbul’da kitapçı gezmek en keyif aldığım aktivitelerden biriydi. Beyoğlu’ndaki kitapçılar, kampüsün içindeki kitabevi ve sonrasında sahaflara her gittiğimde aldığım kitaplardan dolayı taşınmalarımız hep çok zor olmuştu. Mezun olduktan çok sonra fark ettim ki aldığım bu kitapların büyük bir çoğunluğu çocuk edebiyatı kitapları. Şimdi evimde kendimce kütüphane diyebileceğim bir kitap birikimim var. Hâlâ kitapçılara girdiğimde ilk gittiğim kısım çocuk edebiyatı kitaplarının, çocuk dergilerinin sergilendiği raflar. İlgimin zaman içerisinde tutkuya dönüştüğünü söyleyebilirim. Çocuklar için yazmaya başlamadan önce çocuk edebiyatıyla ilgili araştırmalar yaptım. Kitap yazmak için değil, çocuk edebiyatının edebiyatın neresinde durduğunu, ülkemizde nasıl algılandığını merak ettiğim için. Günümüzde çocuk edebiyatı araştırmaları sevindirici bir şekilde artıyor olsa da diğer ülkelerle kıyaslandığında ülkemizde çocuk edebiyatının yeterli akademik ilgiyi gördüğünü söyleyemeyiz. İlgiyle takip ettiğim bir alandaki bu eksikliği fark etmem beni yazıya götürdü diyebilirim. Bir taraftan çocuk edebiyatı kitaplarının yazınsal değerini ortaya çıkaran analizler yapmayı ve okuduklarımı eleştirel bir yaklaşımla irdelemeyi sürdürürken diğer taraftan yayımlanmaya değer eserler üretmeye çalışıyorum. İçimden geldiği gibi davrandığımı hissettiğim tek zaman dilimi bu üretim anları.
Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Net olarak hatırlamam çok zor. İki kitap geliyor aklıma ama hangisini daha önce okudum emin olamıyorum. Biri Küçük Kadınlar. Öyle güzel kış tasvirleri vardı ki şimdi bile kar yağdığında ya da pencereden soğuk dışarıyı izlediğimde o kitap gelir aklıma. Diğeri Suna’nın Serçeleri. O kitaptan sonra okulumun yanındaki kırtasiyeye kitap almak için gittiğimde gözlerim hep Gülten Dayıoğlu kitaplarını arardı.
Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Daha önce bunu hiç düşünmedim. Sorunuza verebileceğim cevabı düşünürken şu an içinde bulunduğumuz koşulları düşünüyorum. Sosyal medya tanıtımları, imza günleri, etkileşimli okumalar gibi yazarları okurlarıyla kolaylıkla buluşturan imkanlar var elimizde. Bir de geçmişin yazarlarını düşünüyorum. Yazdıklarını zar zor yayımlatmaya çalışan, kazandıkları azıcık parayla güç bela yaşamlarını devam ettirmeye çalışan yazarlarımızı. Sabahattin Ali’nin yıllar sonra hâlâ okunan“Arabalar Beş Kuruşa” öyküsü gibi bir eserim olsun çok isterim.
Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Müge İplikçi’nin Yalancı Şahit romanını kısa bir süre önce bitirdim. Daha önce okumamış olduğum için üzüldüm. Sorun odaklı çocuk ve gençlik edebiyatı eserlerine ayrı bir önem veriyorum. Zor, toplum içerisinde “hassas” olarak değerlendirilen konuları ustalıkla ele alan yazarlara büyük saygı duyuyorum. Müge İplikçi onlardan biri. Suç ve adalet kavramlarını çocukların gözünden anlatırken anlatıda mizahı ve metinlerarası göndermeleri titizlikle kullanarak okurlarına derinlikli bir okuma deneyimi sunuyor.
edebiyathaber.net (13 Nisan 2022)