İngiliz yazar Kingsley Amis’in, 1986 yılında Booker Ödülü’nü alan kitabı Yaşlı Kurtlar (The Old Devils), uzun zamandır dost olan bir grup insanın hem birbirleriyle olan ilişkilerini hem de yaşamlarına sızan ölüm korkusuyla nasıl baş etmeye çalıştıklarını mizahi ve gerçekçi bir tonda anlatıyor.
Kingsley Amis’in romanı Yaşlı Kurtlar, yaşları 60 ila 85 arasında değişen ve birbirini uzun zamandır tanıyan bir grup erkekle kadının yaşadıklarına odaklanıyor. Hobileri ve arzuları için istemedikleri kadar çok vakitleri bulunan bu insanlar, gündüzlerini ve gecelerini alkolle süsleyerek bol bol anılarını yad ederler. Temelde 5 çiftin arkadaşlığına dayanan “yılların dostluğu”, “görkemli” Londra’dan “taşra” Galler’e dönüş yapan Alun-Rhiannon Weaver çiftinin gelişiyle yeniden şekillenir. Çiftler arasında geçmişte yaşanan ve üstü kapanan kimi olaylar, bu taşınma sonrasında neredeyse hiç değişmeden tekrarlanır. Bunda ölüm korkusunun da payının olduğu söylenebilir kuşkusuz. Gençliklerini, anılarını hiç unutmayan, hatta artık sadece bu dala tutunan bu insanlar, eskiye olan özlem duygusuyla aynı olayları tekrar yaşayarak yaşlanmış hallerini unutmaya çalışırlar bir bakıma. Ama geçmişteki hatalarını tekrarlamayı bilinçli olarak yapmazlar elbette. Geçmişlerinde ve ilişkilerinde hüsrana uğrayan bu insanları, bir tek anıları mutlu eder, aynı yerde dönüp dolaşmaları işte bu yüzdendir. Aralarındaki ilişkiler yumağına; birçok yerel pub, restoran ve Galler’in doğal güzellikleri fon oluşturur. Londra’dan her zaman övgüyle bahsedilir ama burada başrol Galler’dir, buranın kendine has havasını koruduğundan bahsedilir, “taşra”dan gidenler de döndüklerine memnun olurlar.
Gençliklerini ve sağlıklarını yitiren bu “yaşlı kurtlar”ın adeta Freud’un Oral Dönem kuramını izlediklerini ve sadece içerek kendilerini tatmin ettiklerini söylemek mümkün. Bunun dışında konuştukları şeyler de çoğu zaman sadece anılardır. Yaşlandıklarını bilirler ve bunu kabul etmek istemezler. Kabul etmemek dışında, yaşlandıklarını da unutmaya çalışırlar. Hedonizm, en iyi dostları olmuştur. İçerek ya da cinsel dürtülerini takip ederek akıp gidenleri durdurmak isterler. Birçok konuda umutlarını yitirmişlerdir, hayattan belirli bir beklentileri yoktur. Yılların geçip gittiğinin farkındadırlar. Boş vakitleri çoktur, sağlıkları da yoktur ama kalpleri hala gençliklerindeki gibi atar. Geçmişte yaşadıkları aşkları tekrar hatırlar, yaptıkları hataları denk gelince yine yaparlar. Hepsinin çeşitli hastalıkları bulunur, bunlara kulak asmak istemezler genelde. Vücutlarından gelen sese kulaklarını tıkayıp kendilerini bir anlamda dışarıya kapatırlar. Aşmak istedikleri yegane şey, aslında ölüm korkusudur. Ayık olmayarak bu korkuyu aşmak isterler ve gençliklerinde yaptıkları her şeyi büyük bir iştahla yeniden yaparlar. Aşkları, aldatmaları ve hataları hepsi bu yaşlarında tekrarlanır. Ekipteki erkeklerin başladığı Galler gezisi de yine bu bakış açısıyla gerçekleşen olaylardan. Emekli olduktan sonra evde oturup “bitki”ye dönüşmekten korkan kafadarlar, vücutlarının çağrısını dinlemeyerek keşif gezilerini sürdürürler. Yol üzerinde kimi zaman eski dostlarını ziyaret ederken kimi zaman da sadece anda yaşamanın tadını çıkartırlar. Bu anlarda üzerlerindeki ölü toprağını attıklarını söylemek mümkün. Çünkü ekiptekilerin evliliklerinde ya da ilişkilerinde yaşadıkları sorunlar dışında gündelik hayatlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirmek konusunda da küçük dertleri mevcut. Gezileri onlara bu tatsız anları unuttururken bizim de Galler’in pastoral güzelliklerini öğrenmemize vesile oluyor.
Yaşlı Kurtlar, en küçüğü 61 yaşında olan Galli bir grup arkadaşın hikayesi. Yıllara dayanan arkadaşlıkları sayısız anı, acı, eğlence, alkol ve ilginçlik barındırıyor. Yazar, biraz hüzünlü ve biraz da bilindik bir emeklilik öyküsünü anlatıyor bize. Amis’in de kitabı yayınladığında 64 yaşında olması, eserde otobiyografik unsurlara yer verdiğinin işareti de sayılabilir. edebiyathaber.net (9 Mart 2022)