Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Adalet Temürtürkan’ı, arkadaşı Birsen Erdağı ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Adalet sabahları çok erken uyanır, ev halkı uykudayken çalışmaya başlar. Kitap okur, üzerinde çalıştığı öyküye göz atar ya da notlar alır. Çalışma odasında, salonda, mutfakta kısaca evin her yerinde ve yolculuk sırasında dahi yazar. Evin her yerinde, ütü çantasında defter, kalem bulundurur, not alır, telefona yazar. Gece uyku tutmadığında başucundaki deftere yazdığını, yazmakta olduğu öyküye ilişkin en çarpıcı fikirlerin uykuya geçerken ve yemek gibi işleri yaparken aklına geldiğini birkaç kez konuştuk. Ancak bunlar, öyküyü oluşturacak ön çalışmalardır. Öykünün çatısını ve son şeklini oluşturma sıra geldiğinde çalışma odasına geçer ve mutlak sessizlik ister. Yazdığı öykü veya başka metinlere yoğunlaşmak istediğinde çalışma masasına oturmadan önce diğer işlerini, telefon görüşmelerini mutlaka tamamlar. Öykü yazma anına, kimi zaman oyun, kimi zaman ibadet saati der, o anların bölünmesini istemez. Yoğun çalışma zamanında aradığımda, sonra konuşalım, öyküm kaçıyor, demişliği çoktur. Çalışmaya ara verdiğinde de mutlaka arar. Resim atölyesinde, natürmort çalışma döneminde karpuz deseni çizdiğimiz gün hafif işitme engelli iki arkadaşımızın desenle ilgili tartışmasından yıllar sonra yazdığı mizah yüklü öykü üstünde çalışırken kocaman bir karpuz vardı çalışma masasının karşısında. Desen çalışması yaptığımız gün olduğu gibi dilimlemiş tepsiye koymuştu koca karpuzu.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Okuduğum hemen her kitabı önce Adalet’le paylaşırım. Beğendiğim pasajları gönderirim, o da aynı kitabı okumuşsa yorumlarız birlikte. Bazen çok uzun süre yalnızca kitaplardan konuşuruz. Ne üzerinde çalıştığını sorarım. Genel hatlarıyla özetler. Bazen benim de okumamı ister, yorumlarıma ve eleştirilerime kulak verir. Adalet’in öykü kişilerinin çoğunun lakabı vardır. Öykü kişisine hangi lakabın daha uygun olduğunu tartışma anını eğlenceye dönüştürür. Birlikte imza günleri ve söyleşilere, resim sergilerine, kitap fuarlarına, sinemaya, tiyatroya gideriz. Birbirimizden kitap alışverişi yaparız. Adalet’i resim atölyesinde tanıdım. Birlikte uzun yıllar resim yaptık. Molalarda Adalet’in yazdığı bir şiiri dinlemek rutinimiz olmuştu. Büsbütün yazmaya yönelince resim çalışmasına ara verdi. Öykülerinde renklerle yarattığı atmosferi, resim bilgisinden yararlanarak yaptığını rahatlıkla görebilirsiniz. “Resim benim ikinci aşkım.” der hep, ilk aşkı yazmaktır doğal olarak. Önceleri şiir yazmanın yettiğini, ancak Soma Maden Faciası’ndan sonra öykü yazma isteği duyduğunu söyler sıkça. Öykülerin temalarına genel bir bakış attığımızda özün insan olduğunu, derin bir duyarlık taşıdığını görürüz.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Öncelikle üzerinde çalıştığı öyküsünün temasını sorarım. O öyküyü yazmaya iten nedenleri konuşuruz. Öyküdeki karakterler, çevresinde, otobüs durağında, bir düğünde, cenaze evinde, gezdiği şehrin sokağında, ya da köyde gördüğü, tanıdığı, hatta hiç tanımadığı kişilerdir. “Tesadüfen karşılaştığım, ayaküstü bir iki cümle konuştuğum birinin sesindeki, bakışındaki hüzünden, kış günü çırılçıplak kavak ağacı tepesine tüneyen karga sesinden öykü cemresi düşer içime, uzun süre içimde saklarım, hayal ve gerçek birbirine karışır, gün gelir öyküye dönüşür,” der Adalet. Uzun süre gözlem yaptığını, sonra yazıya döktüğünü biliyorum. Bazı yöresel terim ve deyimleri, yöreye özgü yer ve kişi adlarını, gelenekleri, türküleri, oyunları, halk danslarını, yörenin coğrafi özelliklerini araştırır, üzerinde konuşur, tartışırız. Adalet yalnız öykücü değil, sıkı bir araştırmacıdır. Yaptığı işi ciddiye alır.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Öykünün ilk aşamasında, daha notlar alırken, tasarlarken müzik dinler. Çayı ve meyve tabağı yanındadır. Yazdığı öykünün tema ve yöresine uygun türküler, şarkılar dinler. Ön hazırlıklar tamamlanıp öykünün çatısını oluşturmaya sıra gelince çalışma odasına geçer, müziği kapatır, evde yapması gereken yemek, ütü ve benzeri işleri sonlandırır ki yazmanın büyüsüne kapılıp yemek yaktığı bile olmuştur. Yazmaya dalınca her şeyi unutur, telefonu sessize alır. Çoğunlukla gece veya sabahın çok erken saatlerinde yazmayı tercih ettiğini söyler.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Adalet birçok kitabı aynı anda okur. En son gördüğümde, yazdığı öykülerle ilgili yan okuma kitapları ve hakkında yazı hazırladığı kitaplar vardı masasında: Yarım Kalmasın – Hatice Günday Şahman, Trak- Serkan Türk, Virginia Woolf inceleme – Mina Urgan, Dünyanın Orta Yeri – Aysun Kara, Seçmeler – Ferit Edgü, Göçmenler ve Mülteciler– Prof. Dr. Vamık D Volkan, Kıran Yeli – Gülser Kut Arat, Yazınsal Tutkunun İzinde- Şirvan Erciyes.
edebiyathaber.net (7 Kasım 2024)