Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Ahmet Tulgar’ı, yakın arkadaşı Özge Doğar ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Ahmet, yazılarını 2003 yılında satın aldığı antika bir yazı masasında yazar. Onun hayatının merkezidir diyebilirim bu masa. Ona, en çok nerede olmak istersin, diye bir soru sorsanız yazı masamda, der. En rahat ettiği yerdir yazı masası. Dünya’nın neresine giderse gitsin yazı masasının evindeki varlığı onu mutlu ediyor.
İlginç bir anım yok çünkü yazı yazarken çevresinde kimse olsun istemiyor. Sadece öykü ya da roman tasarlıyorsa güzel defterlere güzel kalemlerle notlar almayı sever sonra onları yazı masasında bilgisayarına aktarır. Yazı masasına geçti an ise, tek olmak istiyor.
Arkadaşınız yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Gündelik okuduklarımızı paylaşırız. Beğendiğimiz roman ve öyküleri konuşmayı seviyoruz. Hatta sevdiğimiz filmleri de konuşuruz. Birbirimize önerilerde bulunuruz. Uzun kitap sohbetlerini ikimizde seviyoruz.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yayınlandıktan sonra okuma fırsatım oluyor. Yazma aşamasında yazdıkları bitine kadar Ahmet kimseden fikir almaz. Kendi içinde yaşar kurgusunu. Yazdıklarını paylaşmaz ama kendisine hissettirdiği duyguyu paylaşır. Ahmet, bitti demeden yazdıklarını kimse okuyamaz.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Sigara ve kahve olmazsa olmazı. Bazen çay da içtiği oluyor, arada sırada sesi kısık müzik. Odayı kaplamayacak ve kendi iç sesini bastırmayacak şekilde.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Bu aralar biyoloji kitapları görüyorum. Çantasında mutlaka kitap olur zaten. Elinde iki farklı kitap gördün. Bonobo ve Ateist, Frans De Waal ın çalışması Metin Yayınlarından çıktı. Diğeri de Biyoloji Felsefesi, Ginko Bilim yayınevinden Brian Garvey araştırması.
edebiyathaber.net (2 Aralık 2021)