Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Ayfer Kafkas’ı, eşiyle konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Özel bir yazma alanı yoktur. Sakin bir yer olması ve bilgisayarını kullanabileceği bir alanı olması yeterlidir. Yazdığı alandan daha ziyade yazma zamanının kendisi için önemli olduğunu düşünüyorum. Günlük işler bitip ortalık sessizleşince yazmaya daha iyi odaklandığını söyler hep.
Yazma anında denk gelip yaşadığım çok spesifik bir anı olmamasına karşın yazarken bazen çok daldığına şahit oluyorum. Size baksa da sizi görmüyor, duymuyor. Her zaman değil tabii. Bazı zamanlarda gerçekten çok dalgın oluyor. Öyle zamanlarda ben de dikkatini dağıtmamaya çalışıyorum.
Eşinizle yazı/ okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Eşimle aslında sınırlı bir noktada kesişiyoruz okuma zevklerimiz bakımından. Ben daha çok kitaptaki maceraya odaklanırken o, sanırım yazmanın getirdiği bir özellik sebebiyle, daha çok anlatım tarzına, yazarın diline ve kitabın psikolojik derinliğine odaklanır. Ben sadece akademik makaleler yazdığım için yazma hususunda pek ortak noktamız yok ama ikimizin de okuduğu bir kitabın ilgimizi çeken yönleri hakkında konuşuruz. Bazen çok hoşumuza giden yerlerini not alıp ikimiz de okuduktan sonra konuşuruz.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yazma esnasında aslında kimseden pek öneri almaz. Bitene kadar da kimseye pek okutmaz. Romanı tamamladığında ben ilk okuyan olurum. Beğendiğim veya yavan kaldığını hissettiğim yerler olursa bunu söylerim. Bazen fikirlerim doğrultusunda ufak değişiklikler yapıp dosyasını öyle teslim eder.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Özel bir hazırlığı, olmazsa olmaz dediği bir durumu yok yazma yeri ve zamanı konusunda. Bu yüzden ritüelleri de yoktur. Az evvel de dediğim gibi sessiz bir yer olması, kafasını kurcalayacak tüm günlük işlerini bitirmiş olması şartıyla her yerde ve zamanda yazar. Fakat bilgisayarı konusunda bir titizliği vardır. Kendi bilgisayarı hariç hiçbir yerde yazmaz. Alışkanlıklarını kolay kolay atabilen ve yeniliğe açık bir insan değildir çok fazla. Kendi güvenli bölgesinde olmayı hep tercih etmiştir. Bu güvenli bölge kendi alanı, kendi eşyaları, kendi belirlediği zaman gibi şeylerden oluşur.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Son zamanlarda birden fazla kitap okuduğunu biliyorum. Gabriel Garcia Marquez okumasına Zülfü Livaneli’nin Engereğin Gözü kitabı için kısa bir ara verdi. Bu kitabı 25 yıl önce ilk kez okumuştu. Geçenlerde Zülfü Bey’le yapacakları söyleşi için hatırında kalanları tazelemek maksadıyla yeniden okudu. Bir de çantasında gezdirdiği bir kitabı olur genelde. Kısa zamanlarda, kafasını toplamasına gerek kalmadan okuyabileceği hafif diye nitelenebilecek bir kitabı çantasında bulundurmayı sever.
edebiyathaber.net (11 Şubat 2021)