Yazarın Odası: Ayşe Nilay Özkan | Meltem Dağcı

Mart 20, 2025

Yazarın Odası: Ayşe Nilay Özkan | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Ayşe Nilay Özkan’ı, yazar arkadaşı Duygu Terim ile konuştuk.

1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Nilay yanında defter kalem ve birkaç kitapla gezer.  Bunlar biraz da yazarlık süsü bence çünkü kıskanılası bir hayal gücü var, sürekli zihninde yazabiliyor. Bir yere kahve içmek için oturduğumuzda defterini çıkarıp hemen not alabilir ya da sohbetten kopup aklındaki yarım kalan öyküyü kahve bardağına bakarak tamamlayabilir. İzlediği manzaradan, dinlediği birkaç cümleden dolu dolu fikirler çıkarabilir. Yazar olmasa kuruntu diyebileceğimiz ihtimaller üzerinden kurgu yapar, sonuca bağlar. İşitme cihazı onun her an yazabilmesi için kolaylık olur. Nerede olursa olsun cihazının bir düğmesine basıp kafasının içindeki ihtimallere, yazı dünyasına ışınlanabilir.

2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Nilay’la her şeyi konuşuruz, hayatın olağan ve olağan dışı akışında yaşanmış her şeyi. Edebiyat camiasıyla sınırlarsak da sosyal medya atışmaları hakkında dedikodu pardon fikir teatisi yapmayı çok severiz. Şu yazar bu mesajında kimi kast etti, bu yazar daha önce böyle demişti. Edebiyat tarihine tanıklık ediyoruz diyelim. Masum konuşmalar, asansörde karşılaşan iki komşunun apartman yöneticisini ya da apartman görevlisini çekiştirmesinden öte bir şey değil. Nilay enerjisi yüksek biridir, hareketlidir, duygularını yüksek frekansta yaşar. Edebiyatla ilgili konuşurken de gözleri parıldar, heyecanlanır, coşkuyla anlatır. Bense donuk gözlerle onun yeni keşfettiği yazara ilişkin coşkusuna eşlik ederim.

3)Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Yazma deneyimi kendi biricikliğiyle yoğuruluyor elbette. Yazarken dışarıdan gelen bir ses kakofoniye yol açabilir çünkü yazar da kendini aradan çıkarıp karakterin sesini dinlemek zorunda.  Metinlerimiz bittiğinde, kurguda tökezlediğimizde paylaşıyoruz. “Burada bir şey olmadı ama ne olduğunu bulamadım,” sorusunun cevabını diğeri mutlaka bulur.  Nilay çok detaycıdır, ben daha yüzeysel biriyim ona kıyasla. Ben genele odaklanırım, Nilay özele. Metinlerimiz üzerinden gerildiğimiz zamanları hayal meyal hatırlıyorum, geride kaldı baya. Öykülerimizin bizim bebeklerimiz olmadığını, klavyeyle zihnimiz arasındaki maceralar olduğunu anladığımızdan beri eleştirilerimiz daha cesur, iyi ki öyle.  Yakın arkadaşının çuvaldızına alışmak okurun iğnesine antrenmanlı olmayı sağlıyor.

4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Önce odasını topladığını söylüyor ama ben odasını hiç toplu görmedim. Evin diğer odalarıyla meşgul olurken sıra gelmiyor bence. İlginç bir ritüeli yok çünkü Nilay zaten ilginç biri. Çamaşır katlarken öykü yazıyor mesela, kitaptaki Klorak öyküsü çamaşır katlarken çıkmıştı yanılmıyorsam.

5)Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Cevabı masasından bahsederek vermek isterim. Nilay’ın masası rengârenk bir şölendir. Kahve kupaları, su bardakları arasında nereye ait olduğunu bilmediği bir kartpostal, gemici düğümleri hakkında resimli bir kitap… Hep şiire ilişkin bir şeyler de olur masasında. İnceleme kitapları da sözlük gibi sürekli elinin altındadır. Asuman Susam’ın Açıklığa Doğru kitabını gördüm en son. Herhangi bir yazar hakkında söyleşi metni ya da inceleme yazısı yazması o kadar uzun sürer ki, tez yazılabilir o araştırma derinliğiyle. Elbette tüm kitapları, kitapları hakkında yazılmış kitaplar, yazarın kitaplarında atıf yaptığı kitaplar, sonsuz bir döngünün içinde bütün detayları öğrenmek ister. Hulki Aktunç, Marquez incelemelerini yazması bir yılını aldı desem abartmış olmam sanırım. Şimdiyse Neslihan Önderoğlu söyleşisine hazırlandığı için tüm kitapları masasında. Ayrıca Don DeLillo’dan Beyaz Gürültü’yü, Behçet Çelik’in Belleğin Girdapları’nı ve Cabir Özyıldız’ın son kitabını da gördüğümü anımsıyorum.

edebiyathaber.net (20 Mart 2025)

Yorum yapın