Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Gazeteci yazar Ayşen Şahin’i, ortağı Yeşer Sarıyıldız ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Ayşen adaptasyonu güçlü kadındır, bulunduğu koşullara göre kendine yazı yazacak ortamı yaratır. Sigarası, kahvesi, masa sandalyesi olsun yeter. Biz 10 yıldır ortağız, senelerce karşı karşıya oldu hep masalarımız. Son 1 yıldır evden çalışıyoruz. Ofiste masasında, bazen balkonda, iki toplantı arasında, onca işin ortasında bulduğu azıcık vakitte yazardı. Bir süredir ülkeden uyku tutmuyor, gündem de hep dolu olduğundan gece sessizliğinde, hükümet resmi gazeteye haber yazarken, o da içinden geçenleri yazıya döküyor.
İlginç spesifik bir olaydan ziyade, şunu söyleyebilirim: Ben Ayşen’i bildim bileli yazar. Bizim tanışıklığımız ve ortaklığımızın başlangıcı Madam Brownie’ye dayanıyor. O zamanlar karşılıklı oturup kendi online kadın dergimiz için yazardık. Sonra bir dijital ajansa dönüştük, “womm” yani word of mouth marketing diye bir iş yapıyorduk. Şirketi kuralı daha 3 gün olmuş, ikimiziz. Bir marka algısı için gruplarda, forumlarda kullanıcı yorumları yazacağız kısacası. Bir baktım, Ayşen destan yazmış, markayla duygusal bağ arşa çıkmış, toplumsal sorunlara ışık tutmuş. Dedim “Naptın Ayşen? Kimse forumlarda bu kadar düzgün yazmıyor”, o gün nasıl dehşetle baktıysam, hatırladıkça güler hala. Yani diyeceğim o ki, Ayşen yazar. Yazacak yer bulamazsa, mailleri uzun yazar. Biriyle sorunu mu var, oturur yazar. “Yazmak onun için bir ihtiyaç” deyip geçmekten öte aslında; onun için iyileşme, umut etme, kendi içinde bir terapi şekli, hayatla arasındaki ilişkinin temeli.
Arkadaşınızla yazı/ okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Yani biz aslında her şeyi paylaştığımızdan, bu soruya nasıl bir cevap vermeliyim bilemedim. İzlediğimiz filmleri, filmleri çekilen kitapları, okuduğumuz kitapları, okumayı düşündüğümüz kitapları, sevdiğimiz yazarları, edebiyat camiasını, yazdıklarımızı, yazmayı planladıklarımızı, okurken uykusuz kaldığımız romanları, beğendiğimiz köşe yazılarını, kimseye göstermediğimiz sadece kendimize yazdıklarımızı, bir gün yazmayı düşündüklerimizi, bazen de iş için bir basın bülteni metni ya da sosyal medya metnini paylaşırız.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Evrensel’deki köşesi için eskiden gündem ne, ne yazılır diye konuşur, beyin fırtınası yapardık. Şimdi arada insanlara iyi gelebilecek ne yazılmalı diye konuşuyoruz. Bazen emin olamadığı bir şey olursa, fikir almak için gönderir. Yapıcı eleştiriyi gönülden kucaklar. Tüm sayfayı komple silip baştan ve daha emin başladığını çokça görmüşümdür; bu konuda üşendiğini ise, hiç görmemişimdir.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Sigara ve kahve. Bazen bir şarap açtığı da olur, ama ana eşlikçisi kahvedir. Başta da dediğim gibi iki çocuklu çalışan bir kadın olarak, her ortamda yazmaya alışkındır Ayşen; ama en sevdiği cam önünde bir masada, sokağı izleyip şehrin seslerini dinleyerek yazmaktır.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
İyi bir yazar olduğu kadar çok da iyi bir okuyucudur, hızlı da okur. Son dönemde üzerine konuştuğumuz için bildiklerim; Sinem Sal – Bizim Zamanımız, Erkan Baş – Yaşamak İçin Sosyalizm, Ercüment Akdeniz – Sekizinci Kıta, Esra Kahraman – Son Mağara Balıkları ve Ece Temelkuran – Bu da Geçer.
edebiyathaber.net (29 Nisan 2021)