Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık.Yazar Beyza Güngör’ü, eşi Ali Güngör ile konuştuk.

1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Beyza yazılarını kendi yazı masasında ince, kolay taşınabilir bir laptopta word belgeleri olarak yazar. Orada onu, gezerken bulduğu taslak fikirler, ham bir şekilde bekler. Virgina Woolf’un “Kendine ait bir oda” ifadesini çok beğenir ve alanını sahiplenip, korur. Aslında evlendiğimizde evde bir odamızı çalışma odası olarak hazırlamıştım. Uzun bir masanın iki tarafında iki bilgisayar vardı. Ancak bu oda evin ana yaşam alanına çok uzak kalıyordu. Birimiz içerideyken diğerinin sesini duyamıyordu. Burayı oturma odasının yanındaki orta salona taşıyınca ikimiz de daha rahat ettik. Böylece birimiz oturma odasında olsa bile diğerini rahatça duyabiliyor. Sanırım bu bizim için önemli, ayrı ayrı çalışsak da istediğimizde birbirimizle iletişim kurabileceğimiz mesafede olmayı tercih ediyoruz. Burada bir bilgisayar masası benim, bir masa da Beyza’nındır. İkimizin ortasında da yemek ya da hobiler için kullanabileceğimiz üstü boş duran üçüncü bir masa daha bulunur. Beyza sandalyesinin üzerine kuş gibi tünemiş bir şekilde bir ayağını altına katlar, dikilir, bu şekilde yazı yazar, çeviri yapar. Arada nefesinin altından konuşur, parmaklarını yolar, dudaklarını kımıldatır. Bir şekilde nefes alışı değişir, yazdığı hikâyeyi yaşar. Birbirine zıt şeyler anlayacağınız hem kendisine özel bir alan, hem de her an iletişime açık olma ihtiyacı var.
2) Eşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Çok şey paylaşıyoruz, evlenince kitaplıklarımızı birleştirdik ve tek bir kütüphaneye dönüştürdük. Ofisimde de bir kütüphanem var, eşim her iki kitaplığın da kütüphanecisi ve bütün arşivin sorumlusu. Ben okuduğum kitapların listesini tutmam ama onun sayesinde artık ilk sayfalarına kurşun kalemle bir artı işareti koyup emin olabiliyorum. Beyza ise Goodreads’te mutlaka not düşme alışkanlığı edindi. İzlediğimiz bir filmde ya da dizide referans kitap varsa mutlaka araştırırız, alır bakarız. Birbirimize kitap tavsiye ederiz, ben onu konfor alanı dışındaki okumalara teşvik etmeye çalışırım. O da bana tıkandığım yerde iyi gelecek kitaplar bulma konusunda ustadır. Farklı yazarların yazım tarzlarını, değişik dönemdeki düşünsel akımları konuşuruz. Bazı kitapların belirli yaşlarda ve dönemlerde okunması uygundur. Çok okuduğumuz için artık uzaklaştığımız türler de vardır, nadasa bıraktıklarımız da. Zihin açan orijinal eserler arayıp işaretlediğimizi söyleyebiliriz. Yazar olmak istediğini söylediğinde teknik kursa gitmesini de destekledim, sevdiği bir yazarın, yazarlık üzerine kitabını alıp hediye ettim. Ödül aldığında da çok mutlu oldum, ilk kitabı çıktığında da. Onun gelişimini ve yazılarındaki ilerlemenin detaylarını da konuşuyoruz. Öykülerinin yer aldığı seçkilerdeki diğer yazarların tarzlarını da, yerli yazarların farklarını da.
3)Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Beyza yazarken çok araştırma yapar. Fikirler ilhamla başlar, not olarak kafasında kurguladığı bir hikâye vardır ancak bunu yazmaya başladığında tarihsel doğruluk kontrolüne önem verir. Çeviriden gelen bir alışkanlık olsa gerek, dönemsel dil kullanımı, otantik bir atmosfer için kelime seçimleri ve “O dönem, orada, bu işi yapan, şu yaştaki bir insan böyle bir cümle kurar mıydı? Bu bilgiye sahip miydi?” tarzı sorgulamaları vardır. Bana da genellikle bu tarz sorular sorar. 18. yüzyıl Fransa’sı ile aynı dönemin Çin’i, ya da Afrika’sı aynı şekilde yaşamadığı için birlikte tarih, coğrafya ve insan davranışları üzerine konuşuruz. Beni Google ile ChatGPT karışımı bir asistan olarak kullanır. Ancak elbette büyük kısmını kendisi araştırır, bana sorduğu kısımlar bir bakış açısı almak istediği ya da sohbetini yapmak istediği yerlerdir. Vaktim varsa hikâyelerini ilk ben okur, yorumlar, editoryal gözle bakıp rafine etmesi gerektiğini düşündüğüm kısımları işaret ederim.
4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Beyza hikâyelerini birden fazla defa gözden geçirir ve düzenler. Her sürüm, her değişiklik hikâyesini daha rafine, daha olgun hale getirir. Gerçekten kaba bir ilham ve fikir böyle çok daha etkileyici hale gelir. Aslında onun süreci birlikte Mısır’a, Viyana’ya, Belgrad’a gittiğimizde gezdiğimiz yerde edindiği ilhamla başlar. Türkiye’de Muğla bölgesindeki antik tapınaklar, İstanbul’un müzeleri ve sergileri, Karadeniz’in uzak köyleri, her biri bir hikâye için ilham kaynağıdır. Üzerine uzun süre demlenir bu fikirler, ama ilk hikâye fikrini not etmekte hızlıdır Beyza. Vazgeçemediği ritüelleri günlük tutmak ki ilhamların en ilkel halini muhtemelen buraya yazar; bilgisayarda yazdığı halde kitapları çizmek ve işaretlemek yani kırtasiye ile oynamak diyebilirim.
5)Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Muhyiddin İbn Arabi’nin Mistik Astrolojisi
edebiyathaber.net (17 Nisan 2025)