Yazarın Odası: Birten Demirtaş Özbek | Meltem Dağcı 

Eylül 19, 2024

Yazarın Odası: Birten Demirtaş Özbek | Meltem Dağcı 

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son dönemde okuduğu kitapları, bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Birten Demirtaş Özbek’i, editörü Ümit Özger ile konuştuk. 

Genelde nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?   

Birten’le farklı şehirlerde yaşıyoruz. Ona yazma eylemi sırasında hiç şahit olmadım. Ne ki, böylesi büyülü cümleler kurabilen bir yazarın kerametinin kaynağını merak ettiğim için nasıl yazdığı üzerine sohbet etmişliğimiz çoktur. Yalnızca evde yazdığını biliyorum meselâ. Evden başka bir yerde yazamayacağını söylemişti bana; sessizlik takıntısı var. Şimdi böyle söyleyince, okurun muhayyilesine çoktan bir çalışma masası gelmiştir bile. Ama öyle değil. Birten koltuğunda ayaklarını uzatıp kucağında bilgisayarı olduğu halde yazıyor. Yedi-sekiz saat kesintisiz çalışır. Sabahladığı da oluyor. Zira gece sessizliğinde çalışmayı seviyor. Bölünmeyi sevmiyor. Herhangi bir uyarıcının onu bölemeyeceği en sessiz zaman aralığını tercih ediyor yazmak için. Bölündüğü zaman agresif olduğundan onu bölen kişilere karşı kırıcı olduğu da bildiğim özellikleri arasında. Ama bu özelliğini sevmediğini belirtmeliyim. Aklı yazacağı şeylerdeyse eğer ve o an yazamıyorsa yine gergin oluyor. Ne zaman bilgisayarın başına geçerse o zaman rahatlar. Bilgisayar başında değilse ve aklına bir şey gelirse mutlaka bilgisayarına döner. Bunu yapmadığı takdirde unuttuğunu söylemişti bana. Evde değilse, defterine not alır. Bir sohbetimiz esnasında, “Bazen tek bir kelime için günlerce düşündüğüm oluyor, ama doğru kelimeyi bulunca hissettiğim huzura değiyor önceki gerginliğim.” demişti.

Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız? 

Birten’in kendi yazdıkları dışında, birbirimize kitap tavsiyelerimiz olur. Yine sevdiğimiz kitap tanıtım ve eleştiri yazılarını birbirimizle paylaşırız.  Umberto Eco, Albert Camus, Milan Kundera, Gabrial Garcia Marquez, Edgar Alan Poe, Füruzan, Gürsel Korat, Tanıl Bora başta olmak üzere ilgiyle okuduğumuz yazarlar ortak kümemizi oluşturuyor mesela. Edebi eserin karakterlerinin sahiciliği, özgün bir  kurgu ve öykü stratejisi, -özellikle Türkçe eserlerde- dil becerisi ikimizi de etkileyen unsurlar. Farklı bir bakış açısıyla yazılan, gelenekseli ve alışılmışı incelikle ters yüz eden eserleri özellikle çok beğendiğini biliyorum.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır? 

Bir Fırat Hikâyesi, Birten için sadece bir kitap değil, malûm. Çok yüklü bir deneyimin hiçbir dolayıma uğramadan satırlara dökülmesinin ürünü bu kitap. Oysaki biliriz, edebi eser üzerinde çalışılan, tasarlanan, inşa edilen bir şeydir. Birikimin, eldeki malzemenin estetik sonuçlarına varması için üzerinde çalışmak gerekir. Bir Fırat Hikâyesi, bu bağlamda, fevkalade edebî söyleyişlerle, cümlelerle yüklü bir eser. Gelgelelim, Birten’in, az evvel söylediğim türden bir “malzeme üzerinde çalışma” pratiğine hiç girmemiş olduğunu belirtmem gerekir. Birten kalbini açıyor bu kitapta, içini döküyor okura. Eserdeki estetik ve edebî başarı bu nedenle özel bir yere sahip. Çünkü üzerinde çalışılmış ve kendisine yabancılaşılmış bir malzeme değil bu. Ham malzeme.  Niteliği bu olunca, eser üzerinde editoryal çalışma da müşkül oluyor. Birten’in eleştiri ve önerilere son derece açık olduğunu ifade etmeliyim. Sözünü ettiğim zorluğun sebebi bu değil. Örnekse, akışta uyumsuz olduğunu düşündüğüm yerler tespit etmiştim. Bunun üzerine müzakere yürüttük. Beni haklı bulduğu yerler olsa bile, yaşanmış gerçekliğin bir parçasını eksiltmiş olacağı fikri Birten’i yazdıklarını korumaya götürdü hep. Yazdıkları Fırat’tan kalan parçalar çünkü. Bundan başka, öykü yazdığını okura haber vermeliyim. Bir öykü dosyası var. Bu dosya üzerinde de görüş alıverişlerimiz sürüyor.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?  

Yazarken mutlaka Fırat’ın, yani kaybettiği oğlunun bilgisayarını kullanır. “Sanki başka yerde yazamayacakmışım gibi hissediyorum,” demişti bir keresinde. Yazarken tıkandığı zamanlarda ise okumaya yöneliyor. Ara vermek zorunda kaldığı böylesi zamanları okuyarak değerlendiriyor. “Yeniden yazmaya dönebilmek için sığındığım kitaplardan güç alıyorum” demişti bana. 

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz? 

Birten, gün içinde birkaç kitabı birden okuyor genellikle. Bugünlerde, Paul Auster’in Brooklyn Çılgınlıkları, Rita Felski’nin Edebiyat Ne işe Yarar eserleriyle hasbıhal ediyor. Hergün şiir okuduğunu biliyorum. Gülten Akın’ın, Arkadaş  Z. Özger’in, Birhan Keskin’in şiirleri muhakkak elinin yakınında bir yerlerdedir şimdi.  

edebiyathaber.net (19 Eylül 2024)

Yorum yapın