Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar, editör Çiğdem Aldatmaz’ı, liseden arkadaşı Gamze Üstünlü ile konuştuk.
1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Çiğdem yazılarını genelde sokakta, sevdiği mekanlarda yazar. Yazarken rutin olarak yanında taşıdığı defterleri kullanır. Özellikle yazın sakin, ağaçların altındaki çay bahçelerini veya sevdiği kafeleri tercih eder. Hayatın içinde, hayat akıp giderken yazmayı seviyor. Kimi zaman da evdeki kanepede kucağında laptopla bir yandan film izleyip bir yandan yazı yazarken görürsünüz. Ne yapıyorsun diye sorduğumda çalışıyorum der. Büyütmeyi sevmez, hiçbir konuda. Genelde yalnızken çalışır. Herkes uyurken mesela. Ama günlük hayatta bu işleri hiç yapmıyormuş gibi yaşar.
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Biz liseden beri arkadaşız. Lisede çok okuyan, çok eğlenen bir grubumuz vardı. Ayşe Başer, ben ve Çiğden hala görüşüyoruz. Lisede kendi imkanlarımız ve bir edebiyat hocamızın desteğiyle Kuyu Suyu adında bir duvar gazetesi çıkarmıştık. Pek çok muhafazakar öğretmenimiz tuhaf karşılasa da okulda çok popüler olmuştu. Orada sevdiğimiz şairleri, yazarları paylaşıp kendimizce bir şeyler yazmıştık. Çiğdem bir taş duvarı ustasıyla ilgili yeni bir öykü yazmıştı. Film, kitaplar ve müzik her zaman paylaştığımız şeyler oldu. Bazı yazarların yaşam hikayeleri üzerine düşünmeyi ve bazen sevdiğimiz bir kitap üzerine konuşmayı, bazen de bazı yazarları ti’ye almayı severiz.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Zaman zaman karakterler ve psikolojik temelleri üzerine sorular sorar. Yeni bir karakteri bazen heyecanla anlatır. Gerçekten yaşadığını sanırsınız. Bazen ben de ona öneride bulunurum. Fakat genel olarak yapacağı bir şeyi insanlara sorar, sonra da bildiğini okur. Sadece fikir almayı seviyor sanırım, uygulamayı değil.
4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Asla yazarken müzik dinlemez. Sokaktaysa sokağın sesi ona yetiyor. Ağaçlarla birlikteyse doğayı, deniz kenarındaysa denizi dinler. Denize bayılır. Ev içinde vazgeçilmez ritüelleri yok diye biliyorum. Ama bilgisayardan önce kağıt ve kalemle başlamak en büyük ritüeli. Kırtasiyelere, defter ve kalemlere bayılır.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Şu sıralar Roberto Bolano’nun Katil Orospular adlı öykü kitabını okuyor. Ayrıca bir zamanlar sahaftan aldığı Türk Dili dergisinin mektup özel sayısı elinde. Büyük yazarların mektuplaşmalarıyla ilgileniyor. Tarih sever. Şu an elinde Köle Gemisi adlı bir kitap var. Gemilere ve hikayelerine bayılır. Ayrıca iş dolayısıyla bir sürü kaynak kullanıyor. Belgesel metni yazdığı için güncel konularda okuyor.
edebiyathaber.net (5 Eylül 2019)