Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Deniz Saatkaya Eldam’ı, yakın arkadaşı Başak Arslan ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Deniz genellikle öykülerini zihninde yazmaya başlar. Akşamüstü yaptığı yürüyüşlerde öyküyle ilgili fikirler üretir. Hatta bazen bu yürüyüşler esnasında bizim öykülerimizle (Meral ve benim) ilgili fikirler de gelir aklına. O gün çok iyi bir fikir bulmuşsa heyecanla arar, anlatır. Gece evdekiler uyuduktan sonra da bilgisayarının başına oturur, yazmaya başlar. Genelde çalışma odasında yazar. Karakterlerinin kim olduğunu, neler yaptığını, derdinin ne olduğunu enine boyuna düşünür. Karakterlerini derinlemesine tanıdıktan sonra yazmaya başlar. Öyküyü bitirmek için hiç acele etmez. İçine sinene kadar en baştan tekrar tekrar yazabilir.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Bizim Deniz’le öykü konuşmadığımız gün hemen hemen yok gibi. Yeni bir öykü fikri aklımıza gelir gelmez birbirimize anlatırız. Devam ettiğimiz bir öykü varsa yazdığımız bölümü gönderip fikir alışverişi yaparız. Onun dışında atölyeye gönderilen öyküleri konuşuruz. Zaman zaman senkron okumalar yapar, o öyküleri konuşuruz. Storytel’den dinlediğimiz öyküleri yorumlarız. Ben yeni bir öyküye başlamışsam şu kitaptaki, şu öyküyü oku mutlaka, diye önerilerde bulunur. Deniz’in inanılmaz bir öykü arşivi vardır zihninde. Doğrusu bunu çok takdir ediyorum. Ben okuduğum öyküleri ne yazık ki onun kadar aklımda tutamıyorum.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Deniz genellikle gece ikiden sonra yazmaya başlar. Yazdığı bölümü sabah gruba gönderir. (Meral, Deniz ve benim Üçlü Priz diye bir Whatsapp grubumuz var) Bazen gözümü açtığımda Deniz’in öyküsüyle uyanırım.
Yine bir gün Deniz sabah yedide gruba öyküsünü gönderdi. Gözümü açar açmaz, yatakta öyküyü okudum, yorum yazmaya başladım. Denizle yazışmaya başladık. O esnada Meral bizim mesaj seslerimize uyanmış. Uykulu bir sesle “Bu saatte öykü konuştuğunuza inanamıyorum,” diye ses kaydı atmış. Bizim öykü konuşmak için bir saatimiz yok.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Deniz karakterin dilini yakalayabilmek, oturtabilmek adına çok çaba sarf eder. O dili bulana kadar çok okuma yapar, ciddi emek verir. Gündüz okuma yapar, gece de öykü yazar. Kalkar kalkmaz birkaç fincan kahveyle okur öykülerini. Belli bir saatten sonra da yine kahvesiyle oturur masanın başına. Yazı yazarken palo santo ve mum yakmayı sever.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Deniz’in elinde sürekli birkaç öykü kitabı vardır. Hepsinden biraz biraz okumayı sever. Daha önce okuyup beğendiği öyküleri tekrar tekrar okur. Olga Tokarczuk, Samanta Schweblin, Claire Keegan, Raymond Carver’ın kitapları sürekli elinin altındadır. Raymond Carver’ın öykülerini (özellikle de Katedral’i) neredeyse ezbere bilir. En son elinde Jale Hocamızın “Belki Yarın” isimli öykü kitabını gördüm. Holon Akademideki söyleşimiz için okuyordu.
edebiyathaber.net (6 Temmuz 2023)