Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Ş. Didem Keremoğlu’nu, arkadaşı Bilgi Bayram ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Salondaki masanın duvara bakan tarafında ve mutlaka sessiz bir ortamda yazar. Yalnız benim değil, kimsenin onun yazı anlarıyla ilgili bir anısı olduğunu sanmam. Yazdığı ortamda mutlaka tek başınadır çünkü. Telefonu sessizdedir.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Yazdıklarını ham haliyle okuttuğu ki biri de kardeşidir, üç kişiyiz. Üçümüzün önerilerinin kesiştiği yerleri tekrar önüne aldığını biliyorum. Geniş bir yelpazede ve aynı anda birkaç kitap okur. Okuduklarının üstünde konuşmayı, okuduğu kitaplarla ilgili yapılan anlam çözümlemelerine ulaşmayı sever. Edebiyat ağırlıklı sohbet açma konusunda ısrarcıdır. Yazarlarla yapılan söyleşileri okur. O söyleşilerden çok öğrendiğini söyler. Yaptığı atölyeler, katıldığı kitap kulüplerinin kattıklarını uzun uzun anlatır. Ben az konuşan bir insanımdır. Didem ise neredeyse düşündüğü hızda konuşabilir.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Kurgusuna ya da öyküsüne diyelim, başlamadan önce fikir almaz. Yalnız benden değil kimseden almaz. Yazdığını, bitme aşamasına gelindiğinde, okutur. İşte o zaman önerilerimi duymak ister. İlk sorusu metnin çok anlaşılır olup olmadığı, fazlalık barındırıp barındırmadığı üzerine olur. Sezdirerek ilerlemeyi sevdiğinden öykülerinin çok anlaşılır olmasını istemez. Metnindeki içine sinmeyen kısımları hatta kimi de öyküyü çok kolay siler.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Tek başına olmak. Yazdıklarına sesli okuma yaparak ilerlediğini söyler. Gece yazmadığını vurgulasa da gecenin sabaha kavuştuğu erken saatler Didem’in yazma ve okuma saatleridir. Çalışma konusunda fevkalade disiplinlidir. Yazıya oturmadan mutlaka çayını içmiş ve kahvaltısını etmiş olur. Atıştırmalık ya da kahve çay bardağı göremezsiniz yazdığı masada ama masası dağınıktır. Telefonunun notları, kitap arkaları, kâğıt parçaları… Her yere ve devamlı not alır. Meraklıdır ve iyi de bir gözlemcidir.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Melankoli I-II – Jon Fosse.
Yok Yolcu – Kamil Erdem. Bu kitap yaz sonundan beri elindeymiş. Baştan ve baştan okuduğunu söylüyor. H. Ziya Uşaklıgil’in “Mai ve Siyah” ını bir kitap kulübü için tekrar okumaya aldığını hatırlattı ve bana kitapla ilgili uzun da bir çözümleme yaptı. Yalnızca eski dostluklarda görülen bir sabırla dinledim ben de onu.
Neden Ucuz Saat Takıyorsun – H. Fallada.
Murat Yalçın’dan “Pera Mera”.
Sina Akyol okuyormuş bir de bu aralar.
Masasında ise sanat edebiyat dergileri ve felsefe ağırlıklı bazı yayınlar duruyor. Basılı dergilere ulaşamamaktan çok şikayetçi. Bodrum’ da yaşamaktayız. Kitapçılar dergileri satmadıkları gibi getirtmiyorlar da maalesef artık. İki yıldır elinde olan İş Bankası Yayınları’ ndan Herodotos’un “Tarih” ini de kılavuz bir metin eşliğinde okumaya devam etmekte.
edebiyathaber.net (21 Aralık 2023)