Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık.Yazar Elif Derviş’i, arkadaşı Özge Kılıçoğlu ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Elif nerede olsa yazarım diyen yazarlardan. Evde olduğu zamanlar salondaki çalışma köşesinde, babasından ona devrolan yazı masasında, pencereden yeşile bakarak ve kedisi Miyu Hanım’ın eşliğinde yazar. Babanın yazı masası elbette bir tesadüf olamaz; yaşanmışlık var bir kere, sonra çok sevilen birine ait. Bir nevi geçmiş, bugünle birleşiyor. Bergsonvari bir zamanın bölünmezliği söz konusu. Ve Proustyen bir tarafı var: masa bir metafor, bizi o zamana götüren… Miyu Hanım’ı da es geçemem. Evinde hayvanı olanlar bu duyguyu çok iyi bilir. Hayvanlar sahipleriyle öyle bir ilişki ve uyum içinde olurlar ki yazarla birlikte hisseder, ona ilham olurken kitaplarla da hem hâl olurlar. Miyu işte aynen böyle bir kedi. Masanın üzerinde, yazılan, çizilenin tam ortasında. Ama Elif sadece evde yazmaz. Tatillerde, kafelerde, bir ağacın önünde, altında, yanında. Yazmak için mekân bahanesi arayanlardan değildir kendisi. Bana kalem kâğıt ver, sana bir dünya yaratırım diyenlerdendir. İlla bilgisayara da yazmaz ve hatta tatillere bilgisayar bile götürmez. İşte bu kadar sade, doğal ve yaratıcıdır. Yazı yalnız yapılan bir uğraş olduğu için ona yazarken denk gelmedim. Öncesi ve sonrası çok çok paylaşım yaparız ama yazma anı biricik ve sadece yazara ait bir an.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Hemen her gün edebiyat babında her şeyi paylaşırız. Yazdığımız ya da beğendiğimiz öyküleri birbirimize gönderir, üzerinde tartışırız. Bireysel olarak okuduğumuz ya da beğendiğimiz kitaplar üzerine konuşur ve tavsiyelerde bulunuruz. Elif ile aynı yazı grubunda olduğumuzdan, her gün edebiyatla ilgili belki onlarca linki birbirimize yolluyoruz. Okuma zevkimiz aynı. Hatta aynı hataları görüp, aynı eleştirileri yapıyoruz genellikle. Türkiye’de ve dünyada çıkan yeni kitap ve edebî yazıları takip edip, üzerine bir nevi yazar dedikodusu(!) yapıyoruz. Elif aynı zamanda iyi bir çevirmen olduğundan, o gözle yaptığı okuma ve eleştirilerini daima dikkate alıyorum. Özellikle Hemingway çevirilerini alıp okumanızı tavsiye ederim. Çevirmenlik işinin oldukça meşakkatli olduğunu ve ayrı bir dil yeteneği gerektirdiğini düşünürsek, canım arkadaşımı rahatlıkla Übermensch kategorisine koyabiliriz. Tabii yaptığı çizimleri de unutmayalım. Kitabı Uyuşma’da yer alan bütün çizimler, kapak tasarımı hariç, kendisine ait. Velhasıl, Elif ile paylaşacak çok şey var ve ben bundan tatminkâr bir mutluluk duyuyorum.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yaratıcı aşamada sürekli fikir alışverişinde bulunuruz. Diyelim ki Elif yeni bir öyküye başladı. Öykünün kurgusu, olay örgüsü tamamlandı. Sonraki aşamada, öykü henüz taslak halindeyken, metni bana gönderir. Bu aşamada okumayı yapıp, anlam, mantık hatası ve dil bilgisi açısından yoğun iletişim halinde oluruz. Bir nevi birbirimizin pre-editörü gibiyiz aslında ama bunu derken şöyle anlaşılmasın; kesinlikle yazarın dünyasına müdahale etmeyiz. Yazarın kimse, özellikle okuyucu, için yazmadığı konusunda hemfikir olduğumuzdan ve kurgu dünyası içinde özgür olduğunu baştan kabul ettiğimizden, en önemlisi de birbirimize yaptığımız olumlu-olumsuz eleştirilerin kişisel algılanmayacağını bilmenin güveni içinde her tür öneri ve fikri karşılıklı paylaşıyoruz.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Yoga ve meditasyon Elif’i yazma yolculuğunda kesinlikle çokça besliyor; onun haricinde Miyu ile konuşur, o kapıdan bir çıkar, ormanda şöyle bir dolaşır, o sırada oradan geçmekte olan trene atlar, kahramanlarından biriyle bir şeyler içer, sonra yaşlı kitapçıya uğrar ve köprüden geçip yazı masasına geri döner demek istiyorum. Ritüelleri bunlar! Hayal dünyasının ritüelleri… Bazen müzik dinler… Bazen sadece sessizliği dinler… Sabahları çok erken saatte ve koyu bir kahve eşliğinde yazmayı sever. Kafasında bolca dünyalar kurar. Bazen de hiçbir şey yapmaz, hikâyenin kendisine gelmesini bekler.
5)Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Şu sıralar bir proje kapsamında yoğun olarak Erendiz Atasü okumaları yapıyor. Fakat paralel olarak okuduğu ve kendi tabiriyle “süründürdüğü” kitapları şöyle sıralayabilirim: Claudio Morandini’den Kar, Köpek, Ayak; Wilhelm Schmidt’den Arkadaşlıktaki Saadete Dair; Ursula K. Le Guin’den En Uzak Sahil; Vigdis Hjorth’tan Miras; Handan İnci’nin Ayfer Tunç’la söyleşisi olan Karanlıkta Kelimeler; Haruki Murakami’den 1Q84; Algan Sezgintüredi-Mesut Demirbilek ikilisinden Kavgaz-Çantacı ve Joe Fassler’in hazırladığı Karanlığı Aydınlat – Yazarlar Anlatıyor: Yaratıcılık, İlham ve Sanatsal Yaratım Süreci.
edebiyathaber.net (16 Şubat 2023)