Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Erdi Erden’i, eşi Simge Erden ile konuştuk.

1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Erdi yazılarını en çok evimizin hobi odasında kâğıda dökmeyi sever orası onun mabedi hayal odasıdır. Orada kâğıda döktüğü şeyleri genelde iş yerinde temize geçirir ve salon masasına yayılır ve etrafında abur cuburları ile son rötuşları yapar. Bu süreçte nedense böyle bir sıralama oluşturmuş bundan çok keyif aldığını izlemek bize de keyif veriyor. Genelde yazılarını yazarken ilk oluşturduğu taslaklar üzerinde konuşuruz. Bazen hikâyelerinin kahramanları çok tanıdık gelir bazense aşırı ilginç. Kimi zaman isim babası bile olabiliyorum kahramanlarında. O hayal ederken kendimde o hayale kapıldığım çok oluyor. İşte ilginç anılardan biri de daha basımı gerçekleşmemiş ama yazımı tamamlanmış olan hem içimizden hem de bizlerden hayli uzak, beni şaşırtan o karaktere, şak diye ağzımdan bir ismin çıkmasıdır. Çünkü o anlatırken içimden bir anda o ismi söylemek geldi. Başka bir nedeni yok. Öyle çok yakıştı ki o isim ona ilerleyen zamanlarda o kitabı okuduğunuzda ne demek istediğimi anlayacaksanız.
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Açıkçası yazı ve okuma deyince benim aklıma gelen Erdi’ nin tamamen o dünyaya girip soyutlanması. Bu noktada aslında çok zorlandığım noktalar oluyor. İnsan eşini edebiyattan kıskanır mı ben kıskanıyorum. O dünyanın içerisine girdiğinde onu hayallerden gerçekliğe çıkarmak gerçekten zor oluyor. Orijinal bir dili vardır Erdi’nin. Kullandığı kelimeler hakkında da konuşuruz. Bazen bende değişik hiç duymamıştır diye kelimeleri bir şekilde sosyal medya üzerinden kaydederim. Ona söylediğimde aa bunu biliyorum şu demek der ve beni hayretler içinde bırakır. Oysaki bilmemesi lazım o derece eski ve zor bir kelime. Gerçekten iyi bir kelime dağarcığı var. Genelde bana kitap önerileriyle gelir. Benim ruh halim veya zevklerime göre okuyabileceğim kitap isimleri sunar bana.
3)Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Bir roman yazacağında ilk taslağını okuttuğu kişi ben oluyorum genelde. Yazının akıcılığını, dilini nasıl ilerleyeceğinin sohbetini yaparız. Bazen tıkandığı noktalar olur işte o anda bende kafamın içinde yanan ampulleri bir bir ona anlatarak söndürürüm. O da bazen en başa döner değiştirir, bazen de işte bu der. Benim de vermiş olduğum fikirlerle kendi fikirlerini harmanlar ve okuyucuya sunar. Tabi açık olmak gerekirse benim fikirlerim daha çok yol gösterici olur çünkü onun hayal gücü benden daha geniş.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Defteri ve dolma kalemi. Yazı yazarken akıp gitmeli kâğıdın üzerinde o mürekkep. Durmayı hiç sevmez. Aklına gelen her cümleyi sabırsızca kâğıda aktarmalı. Heyecanıyla beraber tabi ki de yazı yazmanın keyfini de sürmeli bu yüzden yanından kahvesi ve ruhunu dinginleştiren soft müziği de eksik olmaz kulaklarından.
5)Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Sanırım bu en zor soru benim için. Çünkü okuma hızı gerçekten fazla gün içerisinde iki ince kitap veya kalın bir kitap bitirdiği oluyor. Dün elinde gördüğüm bugün elinde olmuyor maalesef. Son zamanlarda iki kitabı birden okuyor. Bahsettiğinde kafam karışıyor. Ee diyorum bu diğerini okumuyor muydu? Bu soruya şöyle cevap vermem daha doğru olur herhalde. Erıch Fromm ve Orhan Pamuk en çok okumayı sevdiği yazarlardan. Erich Fromm’un insancıl dünya görüşü ve Orhan Pamuk’un ise edebi dili onu kendine yakın hissettirdiğini düşünüyorum.
edebiyathaber.net (27 Şubat 2025)