Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Gökcan Şahin’i, arkadaşı editör Ozancan Demirışık ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Her yerde, her zaman yazabileceğiyle övünür ve yapar da. Pek ritüeli yoktur, “ilham” beklemez. Çoğunlukla evde ve kafelerde yazar. Yakın tarihli ilginç bir anı geldi aklıma: Buluşacağımız kafede benim gelmemi beklediği 10 dakika içerisinde 50 sözcük yazmıştı. Bu kadar kısıtlı bir sürede yazıya odaklanabilmesi takdire şayan.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Okuduklarımız, izlediklerimiz, yazdıklarımız; hepsi hakkında konuşuruz. Hayattaki her şey Gökcan için “fikir okyanusu” gibidir zaten; herhangi bir konu hakkında sohbet ederken son derece ilginç bir fikir bulabilir ve bir oturuşta öyküye dönüştürebilir. Bazen birbirimizi teşvik etmek için “uzaktan” beraber çalışırız; aynı anda masaya oturur, molalarda birbirimize durum raporu veririz. Tavsiye ederim, verimliliği epey artırıyor (ilgilenenler için, Pomodoro tekniğini kullandığımızı söyleyeyim).
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yazdıklarıyla ilgili sık sık konuşuruz. Övdüğüm kadar, geliştirilebileceğini düşündüğüm noktaları da tüm detaylarıyla paylaşmaya çalışırım. Basılan ve basılacak romanlarının editörlüğünü de yaptığım için, yazdıklarıyla ilgili uzun uzun konuşma ve üzerlerinde çalışma fırsatımız oldu, umuyorum ki olmaya da devam edecek.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Dediğim gibi, olmazsa olmaz ritüelleri yok. Ancak evden çıkıp sevdiği kafelerden birine oturmak ve kahvesini yudumlarken yazmaya başlamak, çok sık yaptığı bir şey. Yazdığı bir öyküyü bitirdikten sonra, sevdiği bir yemek veya tatlıyla kendini ödüllendirdiği de olur. Gökcan’ın vazgeçemediği, yazı yazmakla ilgili ritüeller değil, yazı yazmanın kendisi. Birkaç gün yazamasa huzursuz olur.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Çantasında her zaman bir ya da daha fazla kitap vardır; son buluşmamızda bu, Matematiğin Kısa Tarihi’ydi. Son dönemde en heyecanla bahsettiği ise, Amber Yıllıkları’nın birinci cildi Amber’de Dokuz Prens’ti. Fantastik edebiyatta genellikle eksikliğini hissettiği pek çok şeyi bu romanda bulduğunu söyledi ki ben de çok severim. Düzenli olarak çizgi roman ve manga da okur Gökcan; bu aralar GANTZ adlı manga serisini okuduğunu biliyorum.
edebiyathaber.net (19 Ekim 2023)