Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Gülhan Tuba Çelik’i, arkadaşı İbrahim Halil Çelik ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Gülhan, her şeyden önce yazmanın bir mekânla sınırlı kalamayacağını savunanlardan. Metroda, okulda, bir kafede veya herhangi bir yerde yazmanın o büyüsünü tadar. Bildiğim kadarıyla kâğıda yazıyor önce. O yüzden de yazdıklarında karalamalar ve notlar bolca görünür. Yakından tanık olamadıysam da iletişim araçları vasıtasıyla yazma anına şahit oldum. Dağılmış kâğıtlar, karalanmış defterler, alınmış notlar, hatırlatmalar… Bunlar nasıl bir araya gelecek diye düşünüyor insan ama bir bakıyorsun ki Gülhan çok güzel bir öykü çıkarmış ortaya.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Bazen yazdıklarımızı paylaşırız birbirimizle. Bazen de okuyup beğendiği/beğenmediği kitaplar üzerine konuşuruz. Gülhan, sevdiği kitaplar hakkında yazı yazar. O yazıları muhakkak okurum. Gülhan yazmışsa iyi kitaptır derim ve o kitabı alırım. Bizim paylaşmaktan anladığımız biraz da bu.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Çok sık olmasa da yazdıklarını bana atar bazen. Ben de fikrimi söylerim. Ama bunlar küçücük şeylerdir zaten. Gülhan, gerçekten, yazma konusunda birçok şeyi aşmış.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
O ritüel sevmez. Klişe bir tabirle, onun lügatında ritüel sözcüğü yok. Ruhu ne derse o. Yüreğinin rüzgârına göre yelken açar yazıya. Zaten her şeyin kendiliğinden olanı güzel.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Kapka Kassabova’nın İsimsiz Sokak adlı kitabı, Puşkin’in Seviyordum Sizi adlı şiir kitabı. Aklımda kalanlar bunlar.
edebiyathaber.net (29 Temmuz 2021)