Yazarın Odası: Hatice Günday Şahman | Meltem Dağcı

Mayıs 30, 2024

Yazarın Odası: Hatice Günday Şahman | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Hatice Günday Şahman’ı, oğlu Can Şahman ile konuştuk.

Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Annem öykülerini zamana yayarak parça parça yazar. Bu süreçte bir şey izlerken,  müzik dinlerken, sohbet ederken, yemek yaparken cep telefonuna ya da küçük defterine not aldığına çok tanık oldum, hatta yürüyüş yaparken ses kaydı aldığını biliyorum. Annem genellikle evde yazar, kafede ya da kütüphanede çalışamaz. Kendine zaman yaratabildiği her an evin neresinde masa bulursa orada yazar. Salonda, yatak odasında, mutfakta, hatta benim odamda. Öyküyü tamamlama, söylediğine göre ince işçilik aşamasında gece de yazabilir saat üçte, sabah altıda da. Ve bu bana ilginç geliyor, zorunlu değilken, sınava girecekmiş gibi sabahlaması yani. Böyle tam odaklanarak yazdığı anlarda bölünmeyi sevmez. Sorularıma gözünü monitörden ayırmadan, ne sorduğumu çok da dikkate almadan, git başımdan demese de genel geçer ve kısa cevaplar verir.  Başka zaman olsa uzun uzun konuşur oysa.  Soru sormaya, konuşmaya devam edersem bölmeyin beni diye kızdığı, trip attığı da olur. Ama o an için bozulsam da kırılmıyorum, anlayışla karşılaşıyorum. Ve bazen bu durumdan faydalandığım da oluyor. Normal zamanda evet demeyeceği şeyleri araya sıkıştırdığım da oluyor.

Annenizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Ben edebiyatla annem kadar içli dışlı değilim, çok kitap okuduğum söylenemez. Ama annemle kitaplar üzerine sohbet ederiz fırsat bulunca. Annem okuduğu kitaplardan ilginç bulduğu ya da benim ilgimi çekeceğini düşündüğü konuları/cümleleri benimle paylaşır ve üzerine tartışırız. Leyla Erbil okumadım ama annemle konuşmalarımızdan az da olsa bilgi sahibi oluyorum yazar ve kitapları hakkında. Tiyatro ve mitolojiye olan özel ilgimden dolayı bu türler üzerine daha çok konuşuruz. Bir kitabın tiyatro uyarlaması varsa annem eserin edebi yönüyle ben sahneye konuş yönüyle fikir alış verişinde bulunuruz. Fosforlu Cevriye, Sevgili Arsız Ölüm-Dirmit, Macbeth, Bir Delinin Hatıra Defteri gibi. Sanatçıların yaşamını anlatan oyunlar, filmler de ortak ilgi alanımız. En son Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor oyununu izledikten sonra özellikle annemin çok sevdiği Tante Rosa üzerine konuştuk.  Nazım’ın eserlerinden yola çıkmış oyunlar ve oratoryoları birlikte izlemekten ve konuşmaktan keyif alıyoruz. Kitaplardan uyarlanan filmler ya da diziler üzerine de koyu sohbetlerimiz oluyor. Aşk-ı Memnu, Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Güz Sancısı, Ağır Roman gibi.

Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Annem öykülerini yazdıktan sonra ya da daha kafasında fikir halindeyken bile şöyle bir öykü yazdım, yazacağım diye kısaca anlatır. Ama odağında gençlerin olduğu bir öykü varsa, olayı farklı boyutlarıyla uzun uzun konuşuruz. Mesela beyin göçü konusunu işlediği Gök ve Kök öyküsünü tasarlarken konu beni ve yaşıtlarımı yakından ilgilendirdiği için sık sık fikir alış verişinde bulunduk. Özellikle gençlerin dilini, söylemlerini, bakış açılarını, duygu ve düşüncelerini doğru bir şekilde yansıtıp yansıtmadığını, diyalogların inandırıcılığını taslak aşamasından bitene kadar benimle paylaştı. Önerilerimi, eleştirilerimi dikkate alır. Aynı şekilde LGBTİ+ bireyleri ve ailelerin yaklaşımı konusunu işlediği Düğüm öyküsünde, kullandığı dil ve nefret söylemi içerebilecek ifadelerin, gerçekliği zedelemeden filtrelenmesi konusunda önerilerde bulundum. Bir başka öyküsü için de gençlerin daha çok hangi mekânlara takıldığı, mekânların özellikleri, ortamı nasıl gibi sorular sorar, birlikte gidelim demesin diye ayrıntılarıyla anlatırım.

Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Annem odaklanmak için yazmaya başlamadan önce kahve ve sigara içer. Ya da keyifli bir öykü yazıyorsa nadiren bir parça çikolata yer. Çalışırken müzik dinlemez bütünüyle sessiz ortama ihtiyaç duyar. Telefonunu sessize alır, internetini kapatır. Açken yazamaz, bu nedenle benim de sabahladığım gecelerde mutfakta karşılaşır, beraber ayaküstü atıştırırız.

Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Annemin okuma koltuğunun yanı hep kalabalık olur. Tek kitap okumaz. Kitapların yanında not defteri de olur. Aynı zamanda inceleme yazısı ya da söyleşi yapacağı için. Kitapların altını çizerek okur, kenarına notlar alır. Bugünlerde Mediha Ünver’in Gülbahar, Esme Aras’ın Kabil, Duygu Terim’in Aslında Her Şey Yolunda ve benim hediye ettiğim Yaşını Gösteren Kadınlar- Yaşlanmanın Feminist Tarihi kitaplarını dönüşümlü olarak okuyor.

edebiyathaber.net (30 Mayıs 2024)

Yorum yapın