Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Mehmet Berk Yaltırık’ı, arkadaşı Ozan Emre Uğurlu ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Yazılarını eğer şehrin tepesinde mezarlığa bakan evinde yazmıyorsa, sessiz, sakin kafelerde yazar. Aslında yazdıkları çoktan zihinde ürettiği hikâyeler olduğu için yazma süreci değil, ürettiği fikrin ilk teshir ettiği ana şahit olmak çok daha ilginçtir. Yazarken şahit olduğum tek şey konsantrasyonun büyüleyiciliğidir.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Kendisi bana bir okuma bilinci kazandırdığı için kütüphanemin birçoğu yayın ve yazılarında verdiği kaynakçalarla doludur. Benim onunla okuma üzerine paylaştığım fikrimi aldığı kitaplar daha çok yeni kitaplardır, çünkü kendisinin programı çok yoğun olduğu için günceli bazen geriden takip ettiği olur.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yaltırık benden daha çok kendi ilgi alanlarıyla çakıştığı noktada, profesyonel ilgi alanım olan müzik ve psikoloji üzerine fikir ve öneri alır. Bu bazen bir kişi veya olay tahlili olabilir.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Bu türde yazan bir yazardan insanlar çok çılgınca ritüeller bekleyecektir ama dışardan gözlemlerseniz kulaklıkları takılı defterine not alan bir adamdan başka bir şey görmeyeceksiniz. Bence tüm ritüellerini içsel süreçlerinde yaşıyor ve bu onu daha ilgi çekici yapıyor.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Elinde gördüğüm son kitap Terry Pratchett‘ın “Canavar Alayı”ydı. Ondan önce de Uğur Tanyeli’nin “Korku Metropolü İstanbul” çalışmasını bitirdiğini biliyorum.
edebiyathaber.net (19 Ocak 2023)