Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Neslihan Önderoğlu’nu, oğlu Uğur Özbak ile konuştuk.
1) Genelde nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Nerede yazdığından çok nasıl yazdığını önemsiyor sanırım. Genellikle uzanıyor olur ve dizüstü bilgisayarını kucağında görürsünüz. Hava aydınlık iken öykü yazdığını da hiç görmedim. İlginç bir anı olarak belki şunu paylaşabilirim. Berlin’de bir apartmanın balkonunda ikimiz de sarhoş otururken, camdan dışarı bakmaya ve bir süre sonra heyecanlanıp ‘Ay dolandı! Ay dolandı!’ diye bağırmaya başladı. Bu sonradan bir kitap ismine dönüştü. Nereden ve nasıl ilham geleceği hiç belli olmuyor.
2) Annenizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Bana bazen kendi yeni öykülerini, genellikle de en son okuduğu ve beğendiği kitapları okutmaya çalışır. Ben de bu tekliflerin büyük bir kısmını çeşitli bahanelerle reddederim. Eğer bu kabul edip okuduklarım arasında çok beğendiğim olur ve bu hissimi onunla paylaşırsam, bir anda muzaffer bir tavır takınıp ‘Ben demiştim, biliyordum beğeneceğini…’ gibi söylemlerde bulunur. Ne de olsa anne işte!
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Bir öykünün içeriğinden çok başlığı daha çok gündem maddesi olur aramızda. Özellikle yeni bir kitaba isim aranıyorsa, bir çok isim adayını masaya yatırır, beraber eleyip yol kat etmeye çalışırız. Ancak bugüne dek ikimizin de içimize sinecek bir şekilde mutabık olduğumuz bir süreç olmadı bu. Neticeden çok sürecin kendisini seviyoruz demek yanlış olmaz sanırım.
4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Genellikle geç saatlerde yazar; gece insanıdır. Sessiz, sakin bir ortamı tercih eder, gürültü varsa asla yaz(a)maz. Çayı ya da kahvesi yanında olur. Bir de içine aklına gelenleri serbestçe not aldığı bir defteri var sanırım, ona da sık sık göz atar.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Bildiğim kadarıyla en son William Trevor’ın öykü kitabı Yağmurdan Sonra’yı okuyordu. En son okuduğu roman da, Roy Jacobsen’in iki romanı, Görülmeyenler ve Beyaz Deniz olmalı.
edebiyathaber.net (13 Şubat 2020)