Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Nur Yazgan’ı, babası Ömer Avcı’la konuştuk.
1) Yazılarını nerede oturup yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Kızım Nur yazılarını odasında yazar ve çevresi ile ilgisini tamamıyla keser. Yazısının adeta içine sokar kendini, o anları yaşar. Bu sebeple yazı yazmıyor olduğu anlarda da dalgın olur. Bazen sohbet ederken bile aklı yazdığı metine gider ve konuştuklarımızı yeniden anlatmak zorunda kalırım. Böyle zamanlarda eşyalarını bile kaybeder o nedenle ona sık sık hatırlatmalarda bulunurum. Romanını tasarlarken dış dünyadan gelen uyaranlara gergin yaklaşır. Zihnindeki dünyadan koparılmaktan hoşlanmaz.
2) Kızınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Genelde yazarken pek paylaşmayız. Yazdıkları bitmeden okunmasını istemez. Ama Nur’un öğrencilik yıllarında ben çok kitap okurdum ve sık sık okuduklarım hakkında fikir alışverişinde bulunurduk. Okumak büyüklerden görerek edinilen bir alışkanlık. Ona bu alışkanlığı kazandırabildiğim için mutluyum. Sanıyorum en güzel anılarımız bunlar.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Pek öneri almaz doğrusu. Ben de fikir verip kafasını karıştırmak istemedim hiçbir zaman. Çünkü iyi bir tarzı, çok etkileyici kıvrak bir uslubü var. Kelimeler arasında kalemiyle dans eder ve bunun tek kişilik bir dans olduğunun daima farkındaydım.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Vazgeçemediği bir ritüeli yok. Yalnız olmaktan başka etrafından talep ettiği bir isteği de yok. Yazarken sigarayı arttırdığını fark ettim, yapmamasını dilerdim.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
En son Nalan Kiraz’ın “Günİndi” yi görmüştüm.
edebiyathaber.net (4 Nisan 2019)