Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Olvido Ayşe Akan’ı, şair arkadaşı Gülfem Özer ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Yazılarını yazmak için özel bir alan aramaz. Aklına bir şey gelince genellikle telefona not alır. Bir şeyi yazması için o şeyle karşılaşması gerekir. Onu görüp bulduktan sonra kafasında kurmaya başlar. Kurmaca bitince bir sabah, bir çırpıda hepsini yazar.
İlginç bir anım olmuştur elbette fakat Olvido’yla geçirdiğim vakitler, genel olarak, diğer vakitlere nazaran daha ilginç oldu hep. Sadece öykülerini okuyarak bile ne demek istediğimi anlayabilirsiniz.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Aslında Olvido, kendi söylediği şekilde, sanatla ilgili konularda bencil ve kıskançtır. Onun sevdiği bir şarkıyı onun ağzından duymanız çok zordur mesela. Beğendiği filmler, okuduğu kitapları sır gibi saklar. Ortamda bunlardan bahsedildiğinde sessiz, durur. Ağzından laf alamazsınız. Sevdiği yazarları, kitapları konuşmanın mahrem olduğunu ve bu bilgilerin kendisiyle ilgili çok fazla yanı açık ettiğini düşünür.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Genelde öykülerini ilk ben okurum. Beğenip beğenmediğini gözünden anladığı nadir insanlardanmışım, kendimi kolay ele veriyormuşum. Bu gerçek kadar öyküye bakışımı da kendine yakın bulduğundan sanırım, genellikle sabah saat beş sularında “Olvido – Bir Yeni Mesaj: Belge1” gibi bir mesajla uyandığım çok oluyor.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Yazılarını genelde telefona yazar. Yalnızca zaman konusunda takıntısı var sanırım. Hep sabaha karşı yazıyor. Yazı yazdığına şahit olmadım, sadece ufak tefek notlar, yalnızken yazdığını söylemişti. Güneş doğmadan uyandığına çok şahit oldum. Bu bazen etrafında uyuyanlar için sinir bozucu olabiliyor. Bir kere saat beş sularında, uyuduğum yatağın dibine oturmuştu. Twitter odalarından birinde konuşmacıydı ve telefonun sesini sonuna kadar açması yetmezmiş gibi kendi de yüksek sesle, rahat rahat konuşuyordu. İşin tuhaf tarafı, olayın sinir bozucu olduğunu söylesem de sinirimi bozmaması. Yani olumsuz herhangi bir şey, Olvido’ya aitse o kadar da olumsuz gelmiyor, bu hep böyle oldu.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Keykâvus – Kabusname, Anıl Can Uğuz – Aynadaki Masallar, bu iki kitabı yakın zamanda gördüğümü ve üzerine konuştuğumuzu hatırlıyorum.
edebiyathaber.net (31 Ağustos 2023)