Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son dönemde okuduğu kitapları, bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Şair Ömer Turan’ı, şair arkadaşı Dilek Bilge’yle konuştuk.
1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Ömer’e şiir yazarken hiç denk gelmedim çünkü o, şiirini her ortamda yazmaz. Deneyimlerimden, sohbetlerimiz sırasında söylediklerinden ve söyleşilerinden onun gece yarısını geçtikten sonra yazının başına oturduğunu biliyorum. Tabii ki bunun sonucunda yaşadığım en ilginç olay telefondan gelen mesaj sesiyle birlikte yeni yazdığı şiiridir.
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Bir araya geldiğimizde en son yazdıklarımızdan başlayarak o hafta okuduklarımızı, yeni çıkan dergi ve kitapları, bizi şaşırtanları birbirimizle paylaşıp üzerinde konuşuruz. Çoğunlukla farklı okumalar yaptığımızdan konuşacak bir hayli konumuz olur. Ama her seferinde en uzun zamanlı konumuz şiirdir. En son konuştuklarımız; yeni çıkan şiir kitaplarındaki bizi çarpan dizeler, şiirin çok yazılıp az okunmasındaki açmaz, bir bölüm şairin hâlâ ısrarla geçmiş şiir anlayışında takılıp kalmasının şiire katkısının olup olmayışı, şiir kitaplarının basılmak istenmeyişi, çevirinin şiirin duygusu üzerindeki etkisiydi. Tabii ki sadece şiir değil sinema da en çok konuştuğumuz konular içindedir. Fotoğraf okumaları yaptığımız zamanlar da olur. Çünkü görsel sanatlar da duygusal beslenmemiz üzerinde oldukça etkilidir.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yazı çıkar çıkmaz genelde ben ve yakın olduğu bir iki arkadaşımız daha var, onlarla paylaşır. Öncelikle bıraktığı duyguyu merak eder. Çok titiz çalıştığından ve sözcükleri iyi kullandığından genellikle bize fikir verecek bir şey kalmaz. En son yeni kitabının adı konusunda öneri istemişti, günlerce konuştuk her dizeyi gözden geçirip onlarca ad önerdik o kendi şiirini en iyi ifade edecek olanda karar kıldı. Şiir şairine has imgelerle tanımlanmaz mı? Bunu şairin kendinden iyi kim bilebilir?
4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
“Saf şarapla telkin edin beni,” der ya Ömer Hayyam ya da “Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde.” İşte adaşı Ömer Turan için de geçerli bu, bilirim ki şarapsız yazı başına oturmaz. Gece yarısından sonra yazan bir şair için zaten Cemal Süreya’nın “Saat on ikiden sonra, bütün içkiler; şaraptır,” dizeleri geçerlidir, değil mi?
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Suat Derviş’in ‘Kendine Tapan Kadın’ı ve ‘Sincan İstasyonu Dergisi’nin son sayısı. Bana hediye ettiği son kitaptan da söz etmek isterim, M.Ö 610-580 yılları arası yaşamış şair Sappho’nun “Nedir Gene Deli Gönlünü Çelen.”
Yeni dönem şiir anlayışı çerçevesinde; duygu ve düşüncelerini sözcüklerin büyüsü ile birleştirip toplumsal belleğe sunan şair arkadaşım Ömer Turan’a şiirli nice yıllar diler ve size teşekkür ederim.
edebiyathaber.net (15 Ağustos 2019)