Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Oylum Yılmaz, eşi Mahir Ünsal Eriş ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Genellikle konfor arayan bir yazar değildir. Ama sabahları, en azından aydınlıkta yazmayı sevdiğini söyleyebilirim. Pandeminin başlarında, ilk büyük kapanma sırasında çalışacak mekanların, (kütüphaneler, kafeler, pub’lar gibi) hepsi kapalı olduğundan bir süre gidip şahane bir mezarlıkta, bir banka oturup çalıştığını biliyorum. Avrupalıların mezarlıkları, malum bizimkiler kadar ürkütücü görünmüyor.
Eşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Okuduklarımızı, bir zamanlar okumuş olduklarımızı, okuyacaklarımızı hep konuşur, paylaşırız. Çoğunlukla benzer şeyler okumadığımız için bu verimli bir alışverişe döner. Yazdıklarımızda ise o biraz daha ketumdur. Bitmeden okutmaz çoğunlukla.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Aslında pek alır diyemem. Oylum, biraz kafasının dikine bir yazardır. Yazdıklarını bitmeden okutmaya pek gönüllü olmaması da biraz bundandır. Durgun bir su gibi sakin sakin ilerleyerek yazdığı metinlerin benim attığım taşlarla bulanmasını pek sevmez. Ama okur olarak sözlerime kıymet verdiğini söyleyebilirim.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Hayatının çok büyük bir kısmını yazarak kazanmış, sürekli yazmış ya da en azından yazmak zorunda kalmış biri için bu ritüellerin sürdürülmesi biraz güç. O yüzden bir yazış ritüeli olduğunu söyleyemem. Ama yazmanın kendisi onun için başlı başına bir ritüeldir. Ayin gibi bir şey. Cadı ayini.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
En son Ranciere’in Kurmacanın Kıyıları ve Jeanette Winterson’ın Frankissstein kitabını okuyordu. Aynı anda birden fazla türde okumayı sever. Ama artık telefonlardan ya da dijital cihazlardan da çok kitap okuduğumuz için arada okuduğu başka bir şeyler olduysa ne olduklarını bilemeyebilirim.
edebiyathaber.net (7 Ekim 2021)