Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Özge Doğar’ı, eşi İlker Yaşar ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Çalışma odasında yazar. Alışkanlıklarından vazgeçmeyi sevmez. Çalışma masası ve kütüphanesi onun için motivasyon kaynağıdır. Yazı masasının pencereye yakın olmasını ister ışık önemlidir ama dikkatini de dağıtmaması için duvara dönük yazar. Yazılarını sabaha karşı ve sabah yazmayı sever. Sabah serinliğini güneşin doğuşunu hissetmeyi sever. Bana ilginç gelen Özge’nin zihninde kurgu hep devam eder, bir gün önce zihninde tıkanmış bir kurgu sabah uyandığında çözülmüştür. Günlük hayatında da bu böyledir, uyumadan kararlarını vermez. Uykuda düşünür. Belki de düşüncelerine dışardan baktığı bir sahnedir, uykusu ya da rüyaları.
Eşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Eşim, paylaşmayı sever. Bu yönüyle beni de açtı, geliştirdi. Özellikle sevdiği yazıları, röportajları mutlaka paylaşır. Ben de eşimle paylaşırım. Sevdiğim bir röportaj geldiğinde ya da yeni çıkmış bir kitabın tanıtım yazısı bana ulaştığında Özge ile paylaşmaktan zevk alırım. Yazdığı öyküleri mutlaka ilk bana okutturur. Yeni romanını yayınevine göndermeden önce beş defa zevkle okudum.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Hissettirdiğini sorar, öykü ya da roman sana ne hissettirdi. Eşim için çok önemlidir. Hissettirdiği duygu, bir romanı ya da öyküyü ölümsüz kılar, der. Akışı sorar, kurguyu sorar.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Kahve içer ve çikolata yer. Sessizlik ve sabah serinliği vazgeçilmezidir.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Okuma Günlüğü programı için Türkçe Edebiyat’a bugünlerde ağırlık verdi. Ferhat Uludere’nin Nikâh Sarhoşluğu ve Ahmet Tulgar’ın Arzunun Serbest Dolaşımı kitaplarını gördüm elinde.
edebiyathaber.net (30 Eylül 2021)