Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık.Yazar Rasel Meseri’yi, kızı Aylin Kuryel ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Raşel (kendimi bildim bileli ona adıyla hitap ettiğim için, burada da bu hitabetime sadık kalıyorum) yazılarını yanında bilgisayarının ve bir bardak kahvesinin olduğu her yerde yazar aslında. Sandalyenin biçimi, kahve bardağının şekli, mekânın büyüklüğü, günün vakti çok önemli değil gibidir bir defa yazı yazma frekansına geçince. Hava sıcaksa, gereklilikler listesine bir de masaya iliştirilmiş küçük kişisel bir vantilatör eklemeli. Genellikle yazı yazdığı, evdeki cam masanın çok derli toplu olduğunu söylemek zor. Bir köşede o sırada okunmakta olan kitaplar, diğer köşede resim yaparken kullandığı ojelerin kocaman siyah kutusu, defter, kalem, gözlük, dikiş malzemeleri…Sanırım ilgilendiği her malzemenin gözünün önünde olmasını tercih ediyor ki aralarında geçiş yapabilsin. İlginç tek bir an anlatmak yerine, Raşel’in bazen sokakta yürürken gözlerini birisi veya bir durumdan ayıramadığı bir anda veya masadaki sohbetten kısaca koptuğu ya da birine merakla bir soru sorduğu bir başka anda da aslında yazıyor olduğunu fark etmenin bana hep ilgi çekici geldiğini söyleyeyim. Bir yazarın biriktirme anları. O anlarda bir defter çıkarıp not almasa da (genellikle üşenir) bir yerlere yazıyor o anı, tanıyan görebiliyor bunu.
Annenizle yazı/ okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Birlikte geçirdiğimiz vakitlerin vazgeçilmez alışkanlıklarından bir tanesi kendimi bildim bileli sürdürdüğümüz sesli okuma seansları. Çocukken Raşel bana sesli kitap okurdu. Şimdilerde yüksek sesle okuyan benim. Raşel resim, dikiş, yemek yapar, ortalığı toplarken, ben de gündemle ilgili yorumlar, teorik metinler, takip ettiğimiz yazarların yeni çıkan yazılarını okurum. Tartışmak için arada bir durduğumuz veya artık sesim çatallanmaya başlayınca bıraktığımız bu seanslar, insanın kendi kendine okurken aklından hızlıca geçip giden düşünceleri hatırlaması, açması, tartışması, zamana işlemesi için paha biçilmez. Raşel provokatif yorum ve soruları ile güzelce zorlar insanı. Senkronize olarak okuduğumuz kitapları veya kendi yazdıklarımızı da tartışırız. Birlikte fikir geliştirmenin de fikir ayrılığına düşmenin de kafa açıcı olduğu birisi ile edebiyat ve siyaset okumak ve tartışmak, fikirlere ve onların üzerimizdeki etkisine sadık kalmayı kolaylaştırıyor.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Raşel’in yazdıklarını ilk okuyanlardan biri oluyorum genelde. Her türlü öneri ve eleştiriyi iştahla bekler, tevazu ile tartışır. Metnin kurgusunu, yarattığı bir karakterin iç dünyasını, tek bir cümlenin yapısını ve olası başka kurulma biçimlerini konuştuğumuz bu zamanlar benim için de çok değerli, kendi yazdıklarıma da akan düşünme süreçleri. Raşel de defalarca üzerinden geçtiği bir metni sabırla yeniden kurmaya açık biri olarak, benim fikir ve önerilerimi kendi kurduğu oyunun bir parçası kılıyor.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Az önce bahsettiğim bilgisayar, kahve fincanı ve (sıcaksa) vantilatör üçlüsünün yanına bir de yürüyüşleri eklemeli. Her gün yapılması elzem olan yürüyüşler olmasa, endişe verici hale gelebilirdi Raşel’in yazı masasında sıkılmadan usanmadan yorulmadan geçirdiği saatlerin uzunluğu.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Uzak yerlerde olduğumuzdan, son zamanlarda heyecanla gönderdiği fotoğraflardan biliyorum, üç kitap var elinde şu anda: Selahattin Demirtaş’ın son romanı Efsun, Onur Bütün’ün Feminist Okumalar ve Talât Ulusoy’un İzmir Masalları.
edebiyathaber.net (16 Aralık 2021)