Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Rıdvan Hatun’u, yakın arkadaşı Sedat Konuk ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Salondaki yemek masasında yazıyor. Masanın üstü genelde kitaplarla dolu. Salondaki ışığı seviyormuş. Kitaplık da salonda, her şeyin elinin altında olması işini kolaylaştırıyor. Evden pek çıkmıyor. Uzun seyahatler haricinde dışarıda yazmıyor. Kendi kendine mırıldandığını görüyorum. Bunun dışında ilginç bir olay hatırlamıyorum.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Sevdiği kitapları öneriyor. Elindeki kitabı çok sevdiyse o gün okuduğu bölümlerde neler olduğundan bahsediyor. Ben de ona yeni dönem Alman yazarların kitaplarını öneriyorum. En yoğun paylaşımı öykülerini Almancaya çevirmeye çalıştığımızda yapıyoruz. Çeviriyi ben yapıyorum, bittikten sonra okuyor. Kafasına takılan yerleri birlikte düzeltmeye çalışıyoruz.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Öyküleri bitirmeden kimseye okutmuyor. Genelde yavaş ilerlediğinden bahsediyor. Bir öyküyü bitirmesi uzun sürüyor. Bittikten sonra bazılarını okutur. Okuttuğu öykülerle ilgili görüşlerimi dinler. Açıklama, yönlendirme yapmak istemediğini söyler, ama çaktırmadan bir şeyleri kaçırıp kaçırmadığımdan emin olmaya çalışır, açıklama yapar. Uyguladığı önerilerim genelde fazlalıkları atmakla ilgili olanlar.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Bir ritüeli var mı bilmiyorum, ama kitaplıkta bir deste Tarot kartıyla ezoterik bir iki kitap var. Rutini uyandıktan hemen sonra, sabah saatlerinde yazmak. Kahve içiyor, müzik dinliyor. Öğleden sonraları ve akşamları okuyor.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Bu aralar elinde Agota Kristof kitaplarıyla Asuman Susam’ın Gülten kitabını gördüm. Birkaç şeyi birlikte okuduğu için sıklıkla üç beş kitap dolanıyor ortada.
edebiyathaber.net (18 Nisan 2024)