Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Şebnem Toker’i, kızı Ekin ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Odasında kendisi için yarattığı bir köşesi vardır. O köşede rahat bir koltuk, ufak bir masa, sevdiği kitaplar bulunur. Geceleri ev halkı uykuya çekildiğinde mutlaka bu köşesine oturur ve yazılarını yazar.
Annenizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Çok şey paylaşırız. Beni en sevdiğim yazarlarla tanıştıran insan birçok kez annem olmuştur. Virginia Wolf, Yaşar Kemal gibi çok sevdiğim yazarların dünyalarına ilk onun sayesinde girmiştim. Beraber, kitapçılarda, sahaflarda gezmek benim küçüklüğümden beri en çok severek yaptığımız aktivitelerden biridir.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Zaman zaman bana hangi kelimenin nereye daha uygun olacağını sorar, zaman zaman benden yazdıklarının akışı hakkındaki görüşlerimi ister. Mesela kitabı “Zamanı Yakalayan Ofisler”in adını beraber bulmuştuk.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Mutlaka sessiz sakin bir ortam olsun ister, kendine bir bardak çay ya da kahve koyar. Ve her zaman defterine yazar, bilgisayar kullanmaz. Defterinin onu daha yaratıcı yaptığını, daha iyi düşünebildiğini söyler.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
En son elinde, Sabahattin Ali’nin “İçimizdeki Şeytan” adlı kitabını, Dan Kindlon Michael Thompson’ın “Kâbil’i Yetiştirmek” adlı kitabını ve Tiffany Watt Smith’in “Duygular Sözlüğü” adlı kitabını gördüm.
edebiyathaber.net (19 Kasım 2020)