Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Seçil Oğuz’u, ev arkadaşı Seda Demir’le konuştuk.
1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Sevgili Seçil, her yerde yazabilen yazarlardan biridir. Bir akşam Beyoğlu’nda kalabalık bir masada oturuyoruz. (O hep cam kenarını seçer.) Bir anda aramızdan çok uzaklara gittiğini hissettik. Telefonuna bir şeyler yazıyordu. Bittiğinde okumasını istedik. Ortaya Karışık Galata yazısını yazmıştı o akşam. İçimize dokunmayı başarmıştı yine. İyi bir gözlemcidir. İlginç bir anım olmadı.
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Kitaplar, dergiler, yazarlar, şairler hakkında çok şey paylaşırız. Okuma günleri düzenleriz. Bir romanı tartışırız örneğin.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yazı ya da şiirleriyle ilgili şahsımdan herhangi bir öneri almadı. Sadece kitaplarını sorar. Nasıl bulduğumu? En çok da, “eleştir beni der”. Ben ise onun bazen, fazla mütevazı olduğunu düşünür ve bunun yanlış olduğunu söylerim. Örneğin yorumlara tek tek cevap vermesi bana göre yorucu ve yanlış gelmiştir. O ise bunu asla kabul etmiyor.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Kahve. Gerek telefonla, gerek yüz yüze görülmüş olayım o an, kahve içtiğini bilirim. Sorduğum da olmuştur “nasıl ortamlarda yazarsın “diye? Sakin ortamlarda derdi. O fen, ben edebiyat bölümü olmama rağmen, edebiyata olan ilgisi benden hep fazla olmuştur. Ortaokul defterlerini okumuştum. Hâlâ özenle saklayan biridir. O yaşlarında dahi olgunluk içinde olduğunu fark etmiştim.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Elinde görmek değil de, bu konuda sorarım “yeni ne okuyorsun? diye. Badem Ağacı’nı okuyor.
edebiyathaber.net (19 Aralık 2019)