Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Şengül Can’ı, arkadaşı Özlem Şan ile konuştuk.
1) Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Şengül, ritüeller edinen, yazarken olmazsa olmazları olan bir yazar değil. Herhangi bir yerde yazabilir. Ama daha çok koltukta bir yastığın üzerine koyduğu defterde başlar, belki elinde defteriyle tüm odaları gezer, yerde, yatağa uzanarak ya da balkonda bir sandalye üzerinde ilk taslaklarını yazar. En son masaya geçer. Artık temize geçme zamanı gelene kadar masaya oturmayı erteler.
Bir ara Beyoğlu’ndaki Leman Kültür’de yazıyordu. O günlerde, yazdıkları üzerinde sık sık yazışıyor, telefonda yazmak zor geldiğinde birbirimize ses kayıtları atıyorduk. Bazı günler uzun uzun telefonda konuşuyorduk. Mekanın tüm sesleri, çatal bıçak şıkırtıları, yan masalardan kahkahalar, konuşmalar bize eşlik ediyordu. Üstelik Şengül oranın bir parçası gibi olmuştu. Kafenin elemanlarıyla birlikte yiyor, mekanı akşam beraber kapatıyorlardı. Benim için de Leman onun eviydi. O sesleri, orayı o kadar içselleştirmişim ki, yazdığı metnin son halini okurken arka fonda bu sesleri duyduğumu zannettim bir an. O zaman, mekanın yazdığımız metinlerle bağını keşfettim. O satırlarda Şengül ile birlikte Leman’da yaşıyordu.
2) Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Sanırım her şeyi. Öğrendiğim her şeyi koşup ona anlatmak gibi bir isteğim var. Okuduğumuz kitapları, makaleleri, izlediğimiz filmleri hep konuşuruz. Bana iyi gelen her kitabı okusun diye ısrar ederim. Yıllardır her yazdığımı ilk okuyan o olmuştur. Hatta bazılarını bir tek o okumuştur.
3) Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Metnine göre değişiyor. Bazen fikir aşamasındayken bile konuşuruz. Karakterleri konuşarak birlikte anladığımız zamanlarda olur. O metinde ne yapmak istediğini araştırırız birlikte. Metni temize geçtiğinde okurum. Dosya haline geldiğinde yeniden okurum. Öykünün biçimi, karakterlerini, arka planını… Aslında ben daha çok sorarım Şengül’e. Sorularla, metin için ne aradığını bulmasına yardımcı olmaya çalışırım.
4) Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Vazgeçemediği tek şey, masadan olabildiğince uzak durma çabası. Son ana kadar masaya oturmaz. Onun dışında ritüelleri yoktur. Her metni başka bir duyguyla başka bir mekanda yazar. Belki de budur vazgeçemediği ritüel. Her metnin mekanı başkadır.
5) Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Clarissa Pinkola Estes’in “Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabına yeniden döndü bu aralar. Bir de Lauren Elkin’in “Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar” kitabını okuyor. Ve yine uzun zamandır sürdürdüğü “ekoloji ve yazın” okumalarına devam ediyor.
edebiyathaber.net (14 Mayıs 2020)