Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Zeynep Eşin’i, arkadaşı İlknur Demir ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Yazılarını yazdığı mekân olarak söyleyebileceğim bir yer yok sanırım. O masa başına oturarak yazabilen biri değil. Öncelikle kafasında yazar. Yemek yerken, bulaşık yıkarken, çamaşır katlarken, yolda yürürken vs. Kurmaca karakteri/karakterleri onu yalnız bırakmaz. Öykünün tamamlandığına inandıktan sonra önce deftere yazar sonra bilgisayara aktarır. İlginç anılarımız var elbette. Zeynep bilinç akışının vücut bulmuş hâli gibidir. Birdenbire odaklandığı öykü hakkında konuşmaya başlar. Zeynep ile birlikte çalışmaya başladığımız ilk zamanlar şaşırtıcı olabiliyordu bu durum ama onu tanıyanlar için alışılmış bir durumdur bu.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Bu sorunun aslında tek bir cevabı var. “Her şey.” Günde en az iki ya da üç saat telefonda konuşuyoruz ve bu zamanın çoğunluğunu edebiyat alıyor. Edebiyat söz konusu ise Yazı-yorum Dergi bu konuşmaların asıl meselesi. Gelen yazılar, yayınlanacak metinler hakkında konuştuğumuz gibi derginin geleceği hakkında neler yapacağımıza dair planlar yapıyoruz. Proje konusunda hızlı düşünen ve çabuk karar alan biridir Zeynep Eşin.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Yazarken herhangi birinden çok nadir fikir ve görüş alır. O zaten öncelikle kafasında yazdığı için mekânı, karakteri, kurguyu tamamlamış yazıp bitirmiştir. Yukarıda da söylediğim gibi; örneğin kurmaca bir karakter üzerinde çalışıyorsa o karakterle birlikte yer, içer, gezer. Kafasında oluşturduğu metni yazıya döktükten sonra benden fikir alır ve konuşur, tartışırız. Aslında yazdığımız hemen her şeyi önce birbirimize göndeririz. Sadece arkadaş olduğumuz için yazdıklarımıza övgüler yağdırmayacağımızı tam tersi birbirimizin en acımasız eleştirmenleri olduğumuzu biliriz.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Tek ritüeli yazarken ortamda ses olmasıdır. Genelde yazmak için sessizlik tercih edilir ama o asla sessizlikte yazamaz. Ortamda müzik, dizi, film herhangi bir ses olmalıdır ya da biriyle konuşmalıdır. Sessiz sakin bir ortam asla ona göre değildir.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Clarice Lispector ve Kafka ne yazmışsa okur. O nedenle elinde sık sık bu yazarların herhangi bir kitabını görmek mümkündür ama şu an elinde bir Tomris Uyar çevirisi olan Andrew Jolly’nin Seni İçime Gömdüm adlı kitabı var.
edebiyathaber.net (13 Ekim 2022)
“Yazarın Odası: Zeynep Eşin | Meltem Dağcı” üzerine bir yorum