Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Zeynep Kasap’ı, arkadaşı Özgül İz ile konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Genellikle ilk taslakları karalamaları açık havada yazmayı sever. Beykoz, Kanlıca, Anadolu Hisarı, Fenerbahçe Parkı ve benim çok sevdiğim; annesinden yadigâr çeşit çeşit çiçeklerin olduğu balkonunda yazar. Biz beraber birçok şey yaparız. En çok da konuşuruz. Gevezeyizdir. Ama bazen bir an da Zeynep eline not defterini ya da telefonunu alır, ben öylece kalırım. Kızarım, beni dinle diye. Oysaki o çoktan dalmış gitmiştir yazmaya. Ya telefonuna kayıt yapar aklına aniden gelenleri ya defterine. Beraber gittiğimiz yerlere o tek başına da gider. Sinemaya, tiyatroya özellikle de Burgazada ya da Büyükada’ya. Hep gözlemler, notlar tutar. Hiçbir şey yapamazsa vapurla karşıya geçer geri döner, bazen iş çıkışı eve gitmeden yorgun bile olsa Kadıköy’e, rıhtıma iner, bir çay içer öyle eve gider. Bir kere bizde kalmıştı. Hiç farkında olmadan kitaplığımın olduğu odada ona yatak hazırlamıştım. Sabah kalktığımızda çok uykusuzdu. O kocaman kocaman çocuk gözlerinin etrafında halkalar oluşmuştu. Hiç uyuyamadım, dedi. Rahat edemediğini düşünüp üzülmüştüm. Oysaki o gece iki kitap okuyup bitirmiş ve hatta çantasına da üç kitap sokuşturmuş yaramaz bir çocuk gibi bana gülüyordu.
Arkadaşınızla yazı/ okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Biz genellikle kitap paylaşırız. Ben her zaman yapmasam da Zeynep mutlaka eli kolu hediyelerle dolu gelir ve mutlaka bir tane de kitap olur yanında.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Öyküden ziyade roman okuyucusu olduğum için Zeynep de bunu bildiğinden dolayı yazdıkları için benden pek fikir öneri almaz. Benden önerisi ya da fikir alması genelde roman kitapları üzerine olur. Birbirimizin hangi tür kitapları sevdiğini bildiğimiz için ona göre okuduklarımızı paslaşırız ya da bu kitap nasıl diye birbirimize sorabiliriz. Kitabı çıktıktan sonra okudum öykülerinin çoğunu. Anlatım dili ve kurgusuna bakınca keşke roman yazsa diye çok hayıflanıp yüzüne karşıda söylemişimdir. Çok geniş bir hayal dünyası ve gözlem yeteneği var. Umarım yakın zamanda roman da yazar.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Çantasında muhakkak iki kalemi (biri kaybolursa diye hep yedeği vardır) ve bir not defteri vardır. Dört duvar arasında yazmadan önce çerçeveyi oluşturmak için önce zihnini rahatlatması gerekir ki bu da genellikle deniz kenarında ya da ağacın yeşilin olduğu yerlerde olur. Sonra yazmaya başlar. Yani düşününce Zeynep’in yazmak için denize yeşile sakinliğe ama zaman zaman da kalabalık sokaklar da tek başına yürüyüşler yapmaya gereksinimi var diyebilirim. O an bunu kendisi fark etse de etmese de tüm bunlar hazırlık sanırım yazması için.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
En son elinde gördüğüm kitap Yeşil Peri Gecesi. Bu kitabı ikinci okuyuşuydu. Sevdiği kitapları dönüp tekrar okuduğu olur. Vedat Türkali/Bir Gün Tek Başına adlı kitabını da iki üç kez okuduğunu hatırlıyorum. Bir de Kâmil Erdem’in Şu Yağmur Bir Yağsa kitabı en son elinde gördüklerim.
edebiyathaber.net (14 Nisan 2022)