Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Şair Zeynep Tuğçe Karadağ’ı, eşiyle konuştuk.
Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?
Çoğunlukla çalışma odasında yazar. Diğer yandan mekan tanımayan durumlar da var. Mesela tatil dönüşü yoldayız yoğun bir trafik var; Tuğçe benimle konuşuyor sandım meğer şiirinin son dizesine çalışıyormuş. Ben de saf saf evet, tabii diye geçiştiriyorum yolda dikkatim dağılmasın diye. Aradığı şeyi bulduğunda çok heyecanlanır, sevinçle bağırıp zıplayabilir öyle tepkileri vardır. Oldu diye bağırdı arabada, anladım ki istediği dizeyi bulmuş. Yani zaman ya da mekan dinlemiyor. Yolda, evde, arabada, sokakta… Hatta uykudan uyanıp bir şey buldum diye kalkıp sabahladığını bilirim. İlginç anılarımıza gelince çok var. Ama en garibi birkaç gassal ile konuşacağım demesiydi. Bir öykü için gözlemlemek istiyordu. Hemen yola düştük, gassallarla konuştuk. Orada çalışanlardan birinin öldüğünden bahsettiler. Tam biz rahmet dilediğimiz sırada adamın teneşirde dirildiğini anlattılar böylece ortam fantastik bir hale büründü.
Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?
Şiirlerini ilk bana okutur. Ne düşündüğümü, ne hissettiğimi sorsa da bildiğini okur daima. Fakat kurmaca üzerine çok konuşuruz. İkimiz de sinemacıyız ve şunu çok yapar, “bu filmin sonunu sen yazsan nasıl yapardın?” Kurmaca/senaryo için çok gözlem yapar. Gözlem için gittiği yerlerdeki dükkanlara kadar not alır, fotoğraflarını çeker. Hiç akla gelmeyecek mesleklerden insanlarla konuşur.
Arkadaşınızla yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?
Okuduğumuz kitaplarda ilginç bir şey bulursak mutlaka birbirimize iletir, üzerine tartışırız. Bazen aynı kitapları okuyup farklı bakış açışı geliştirmeye çalışırız. Ben daha çok bilim kurgu, arkeoloji, sanat tarihi, ekonomi-politik, iletişim ve mizah üzerine okumalar yapıyorum. Tuğçe, şiir, edebiyat, sinema, mitoloji, felsefe, araştırma-inceleme ağırlıklı okumalar yapıyor. Dicle ve Fırat gibi birbirimizi besliyoruz açıkçası.
Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?
Yazı yazacaksa telefonunu kapatıp mutfağa bırakır. Odasına çekilir kahve eşliğinde çok fazla sigara içer. Gürültü olmasını istemez. Saatlerce odasından çıkmaz, içeri girilmesini istemez. Kendini kaptırır. Odasında başka bir dünya yaratır.
Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?
Münih Komplosu, Her Şey Ayartabilir Beni, Sağır Cumhuriyet, Bütün Yort Savul’lar.
edebiyathaber.net (14 Ocak 2021)