Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Gulyabani’sinin İngilizceye çevrilip yayınlandığını haber veriyor Celâl Üster T24’teki yazısında. Gulyabani’yi Hande Eagle İngilizceye çevirmiş ve kitap Translation Attached yayınevi tarafından yayınlanmış. Eserin yayınlanmasını TEDA desteklemiş. Hande Eagle, çeviri sürecini açık yürekle Celâl Üster’e anlatmış (Gulyabani İngilizcede (t24.com.tr). Türk edebiyatının klasiklerinden olan bir eserin hem de diline dokunmadan, sadeleştirmeden İngilizceye çevrilmesini ve yayınlanmasını önemsiyorum. Başta çevirmeni olmak üzere bu önemli yayını gerçekleştirenleri ve destekleyenleri kutlarım.
Gulyabani’nin yayıncısı Translation Attached Kanada’da kurulmuş, yeni bir yayınevi. Nefise Kahraman, Yasemin Mangal ve Karolina Dejnicka sahipleri ve editörleri. Amaçları Türk edebiyatından İngilizceye çeviriler yaptırıp yayınlamak. Refik Halit Karay’ın Sürgün Hikayeleri’ni de yayınlamışlar. Henüz iki kitapları var. Yayın programlarında Fatma Aliye, Orhan Veli ve Sabahattin Ali’den eserler var. İdealist bir çaba olarak görünüyor. Daha önce bu tip, sadece Türk edebiyatından çeviriler yayınlamak amacıyla İngiltere ve Almanya’da kurulmuş yayınevleri anımsıyorum, ne yazık ki onlar başarılı olamadılar. Umarım bu kez uzun ömürlü bir yayınevi olur.
Türk edebiyatından eserlerin dünya dillerine çevrilmesini desteklemek amacıyla TEDA projesi 14 Şubat 2005’te başlatıldı. 2006’da Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü’nü alması. 2008’de Türkiye’nin Frankfurt Kitap Fuarı’nda onur konuğu olması gibi olumlu gelişmelerle yazarlarımızın eserlerinin yabancı dillerde yayınlanması ivme kazandı. Öncesinde çok az sayıda yazarımızın yabancı dillere çevrildiğini biliyorduk. Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Orhan Pamuk gibi iki elin parmaklarını geçmeyecek yazarlarla sınırlıydı dünya dillerinde Türk edebiyatı.
TEDA 2023 yılı itibariyle 68 dilde 3878 eseri desteklemiş. Desteklenen eserlerin listesine de ulaşmak mümkün (Teda – T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı (ktb.gov.tr). Listede hem günümüz yazarlarının eserleri hem de klasikleşmiş yazarlarımız yer alıyor. Desteklenecek eserler yabancı yayınevlerini başvurusu ile belirleniyor. Yani bir yabancı yayınevi Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Gulyabani’sini yayınlamak amacıyla başvurursa ve belgeleri tamsa destek alıyor. Bakanlığın ve TEDA’nın desteklenecek kitaplar listesi yok. Bu da çok olumlu bir tavır.
2005’te ivme kazanan açılımla birlikte birçok yazarımız yabancı dillerde yayınlandı. Sanıyorum on yıl kadar Türkiye ve yazarlarımız ilgi odağı oldu. Tabii bunda Türkiye’nin uluslararası kitap fuarlarına düzenli olarak katılması, yayıncılarımızın ve ajansların çabaları önemli bir etkendi. Halen de bu çabalar sürüyor ama ben bu ilginin giderek azaldığını düşünüyorum. Bunu nereden anlıyorum? Gittiğim ülkelerin büyük kitapçı raflarındaki Türk yazarlarının kitaplarına bakarak. Yazık ki kitapçı rafları olumlu işaretler vermiyor. Nobelli yazarımız Orhan Pamuk ve eserlerini İngilizce kaleme alan Elif Şafak dışında pek yazarımıza rastlamıyoruz. Bu durum ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi yayıncılığın lokomotifi olan ülkelerde daha da vahim. Yazarlarımızın kadın voleybolcularımız kadar tanınmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Yine de çevirmenlerin değerli çabalarıyla, cesur yayıncılarla ve TEDA desteğiyle birçok yazarımız yabancı dillere çevrilmeye devam ediyor. Sabahattin Ali, Oğuz Atay, Leyla Erbil, Tezer Özlü, Sevgi Soysal gibi klasikleşmiş isimleri hemen saymak mümkün. Ama bu eserlerin okura ulaşıp ulaşmadığı büyük soru işareti. Çünkü çoğu küçük yayınevleri tarafından büyük fedakarlıklarla ve TEDA desteği ile basılıyor. Küçük yayınevlerinin dağıtım olanakları kısıtlı. Kitabevlerine ulaşamıyorlar. Ancak Amazon gibi büyük internet kitapçılarından bu kitaplar satın alınabiliyor. Tabii haberiniz varsa.
Küçük yayıncıların hakkını yemeyelim, Türk yazarlarının eserleri Penguin gibi çok yaygın dağıtım ve tanıtım ağı olan büyük yayıncılardan çıktığında da sonuç pek farklı olmuyor. Belki ilk yayınlandıklarında büyük kitapçılarda bulmak mümükün oluyor ama sonrasında tek adres yine Amazon.
TEDA bu yıl yirminci yılını tamamlıyor. Sanıyorum durup, “Nerede doğru yaptık? Nerede yanlış yaptık?” diye sormak, bir muhasebe yapmak gerekiyor. Özeleştiri yapıp artıları koruyup eksileri düzeltmek zamanı gelmiş.
Çevirtilen yayın sayısındaki başarıyı tanıtım yönünden daha güçlü olarak desteklemek gerek diye düşünüyorum. Örneğin dünyanın her yanına dağılmış Yunus Emre Enstitüleri’nin Türk edebiyatının dünya tanıtılmasında nasıl bir katkısı olabilir, sorgulanmalı. Yazarlarımızın daha etkin olarak edebiyat festivallerine katılımı nasıl sağlanır tartışılmalı. Yabancı yayıncılar ve çevirmenlerin, edebiyat ajanlarımızın ve yabancı dillere telif satmak için uğraşan yayınevlerimizin katılımıyla bir çalıştay yapılabilir, onların deneyimleri öğrenilip bir yol haritası çizilir. Silkinmek gerektiği kesin.
edebiyathaber.net (14 Ağustos 2024)