Haydarpaşa 9. Kitap Günleri etkinliğinde hep kitap’ın “Atölye Serisi” kapsamında düzenlenen “Bir Atölye Olarak Yazma Pratiği” adlı söyleşi, Jale Sancak ve Fuat Sevimay tarafından gerçekleştirildi.
Günümüzde oldukça popüler hale gelen yazarlık atölyeleri hakkında görüşlerini ifade eden iki yazar, söyleşileri esnasında konuyla ilgilenenleri aydınlatacak bilgiler paylaştılar.
Uzun zamandır “Galapera” adlı atölyesinde okuma ve yaratıcı yazarlık çalışmaları gerçekleştiren Jale Sancak, son dönemde bu tarz atölyeler hakkında oluşan olumlu veya olumsuz yargılar adına, yerine göre her iki görüşe de hak verdiğini belirtti. Yazarlık atölyelerini maddi kazanç nedeniyle açanlar olduğu kadar bilinçli olarak doğru yönde çalışanların da olduğunu samimiyetle ifade eden yazar, “Atölyeler herkesi yazar yapmaz.” görüşüyle de önemli bir gerçeği dile getiriyordu.
Atölyelerin asıl işlevinin yazan, yazmak isteyen kişilerin öykü, roman gibi metinlerini okunur hale getirmek için teknik destek vermek ve uzun zamanda ulaşılabilecek bilginin süresini kısaltmak olduğunu söylerken bu atölyelerin herkesi yazar yapmak gibi bir sihirli gücünün olmadığının da altını çiziyor Jale Sancak.
Fuat Sevimay ise “yaratıcı yazarlık” üzerinde durarak; “Atölye çalışmalarıyla yaratıcı olunabilir fakat yazar olunamayabilinir.” şeklinde açıklıyor konuyu. Öncelikli olarak asıl amacın yazar olmak değil, seviye atlamak olması gerektiğini vurgulayan Sevimay; “Nasıl resim yapmak, gitar çalmak öğrenilebilirse fakat bunun sonunda ressam veya müzisyen olunamazsa aynı gerçek yazarlık için de geçerli.” cümleleriyle “yazar olmanın yolları” konusundaki yanılgılara açıklık getiriyor. Bu konudaki yanlış anlaşılmanın çeviriden kaynaklandığının da altını çizen yazar, aslında “yaratıcı yazarlık” yerine “yaratıcı yazma” teriminin kullanılması gerektiği gibi isabetli bir görüşü ortaya koyuyor.
Yazarlık atölyesine gitmek isteyenlerin daha önce gitmiş birileriyle konuşmalarını ve atölyeler hakkında araştırma yapmalarını öneren yazar, doğru atölyenin bulunması, kişinin disiplinli çalışması ve hedefinin yazmak olması durumunda başarılı olunabileceğini belirtiyor.
Jale Sancak; “Ders çalışır gibi sürekli yazmazsak birlikte yazma yolculuğuna çıkmazsak çok zor; yazmak sabır işidir, o metinle birlikte yaşamak işidir. Araya mesafe koyarak kendimize eleştirel bir gözle bakmalıyız. Başka türlü metin kendisini bize teslim etmez.” diyerek yazma yolculuğunda hedefe ulaşmanın yolları hakkında ipuçları veriyor.
Fuat Sevimay yazarlar ve yazı konusundaki görüşlerini ilgi çekici örnekler ve tanımlamalarla dile getiriyor: “Yazarlar için ‘koket’ denir; oysa biz aslında edebiyat dağının yamacında açan bir küçük çiçeğiz. Yazma eylemi bir terapi yolu da olabilir fakat yazmak bir sanattır, zanaattır, üretimdir.”
Yazı atölyeleriyle çalışmanın; metnin kuruluşu, inşa edilişi, atmosferi, mekânı, zamanı yönlerinden konuyla ilgili insanlar tarafından bilinçli olarak eleştirilmesinin yararı üzerinde duran Jale Sancak; “Atölyelerde usta öykücülerin öyküleriyle de çalıştığımız gibi Türk Edebiyatı ve Batı Edebiyatı külliyatının mutlaka okunmasını da tavsiye ediyoruz. Onları ders çalışır gibi okumak en azından bizim ne kadar ilerlediğimizi de görmemizi sağlayacaktır.” şeklinde görüşlerini ortaya koyuyor.
Fuat Sevimay ise iyi bir yazar olmanın yolunun iyi okur olmaktan geçtiğini hatırlatarak bu eserleri okurken örneğin Hemingway neden sürekli denizi kullanmış, Eco ne diyor, gibi konularda pratik yapılması gerektiğini ve yazma macerasında bu konunun büyük önem taşıdığını ekliyor. Son olarak Sevimay konuyu; “Atölye çalışması, bizim kendi sesimizi duymamızı ve bulmamızı öğretir.” cümlesiyle özetliyor.
Selva Ulupınar – edebiyathaber.net (12 Haziran 2017)