Rıdvan Hatun’un Billur Örüntüler’i yetmişincisi düzenlenen Sait Faik Hikâye Armağanı kısa listesindeki on eser arasında yer alıyor. Can Yayınları tarafından yayınlanan kitapta toplam on üç öykü bulunuyor. Bu yazıda özellikle kitaba adını veren ilk öyküyü dil ve anlam bakımından inceleyeceğiz. “Billur Örüntüler” karmaşa, kayboluş, tutunma, tutunamama, zıtlıklarla varoluş yolculuğu. Farklılığı öncelikle adında. “Billur” sıfatı Türkçede “kesme cam, kristal, kimi nesnelerin aldıkları geometrik biçim” anlamında. Aynı zamanda temizliği, duruluğu ve berraklığı belirtmek için de kullanılan bir sözcük. “Örüntü”, genel olarak belirli bir düzende tekrarlanan şekil, desen veya dizilim demek. Türk Dil Kurumuna göre, “olay ya da nesnelerin düzenli bir şekilde birbirini izleyerek gelişmesi ve değişmesi.” Doğal olarak ortaya çıkabilir veya tasarlanabilir. Kitaptaki öyküleri bu bağlamda belli bir bütünü oluşturan dallar, birimler ve örnekler (örüntüler) olarak düşünmek ve değerlendirmek mümkün.
Aile, kanayan yaralar, kimlik arayışları, içsel mücadeleler her biri ayrı bir örüntü gibi pek çok öykünün damarını besliyor.
“Billur Örüntüler” öyküsünde hayata tutunmaya çalışan bir şair karşımızda. Yazar dışarıda kalmışlığın ezikliğini, savrulmuşluğunu, geçmişe ve bugüne dair hissettiği yabancılığı kendince anlamlandırmaya uğraşan bir kişilikten söz ediyor bize.
Metinde dille ilgili cesur denemeler karşımıza çıkıyor. Döngüsel, şiirsel, şaşırtan ifadeler, noktalama işaretlerinden zaman zaman vazgeçişler hemen göze çarpanlardan. Öyküyü ilk seferde anlamak, kavramak kolay değil. Çarpıcı bir dili var. Ama dikkatli okur yazarın deneysel anlatımını mutlaka fark edebilir.
Metni dil açısından ele aldığımızda
- Öyküde birinci tekil (ben) ve ikinci tekil (sen) bir arada. Hatta pek çok cümlede birlikte kullanılmış. Bir sen bir ben, arada üçüncü tekil veya üçüncü çoğul. Birinci ve ikinci tekil şahıs karşılıklı söyleşiyor ya da atışıyor. Anlatıcı kendine belli bir uzaklıktan seslenir gibi. Karakterin karanlık yönüyle eşleşen iç ses olabilir bu. Muhtemelen öyle.
- Cümleler kimi zaman karmaşık. Kısa ve uzun cümlelerden karakterin içe ve dışa kaçışlarını, ruhsal çalkantılarını dile getirmek için yararlanılmış gibi. Bu, metne ritmik, lirik bir akış sağlıyor. Geçmiş zamanla şimdiki zaman iç içe. Geçmişte yaşanan olayların karakterin bugünkü düşünce ve duygularına etkisini sezdiriyor.
- Yazar sözcükleri dikkatli seçiyor. Örneğin “tanış” “duyum almak” “abisten” “kendine duygulu” gibi. Hatta bilinenleri bir arada kullanarak tınısı özgün akan cümlelere uzanıyor. Örneğin, “….sesim aralığım kısılmamış derimin dirime direnci etimi kesmiyormuş gibi”. (s:14)
- “……kabuğumun içi boş batamıyorum” (s:15) ifadesindeyse kişinin içten içe kendisini boş hissettiğini, ancak dış etkenlerin bunu değiştiremediğini ima ediyor sanki.
- Paragraflar arasındaki kimi zaman akıcı olmayan geçişler metnin karmaşıklığını artırıyor. Yüksek olasılıkla bu da yazarın sözdizimsel oyunlarından biri. Genellikle birbirini izleyen, iç çığlığa benzer sıfatlara, sözcüklere, belirsiz cümlelere rastlıyor, anlatıcının duygularını dile getirmeye yoğunlaştığını anlıyoruz. Bir yandan da kamerayı gezdirerek, sahneler kurarak anda kalmamızı sağlıyor.
Duygu ve tema bağlamında çözümlemeye giriştiğimizde
- Metinde ifade edilen duygular arasında, kızgınlık, bastırılmış pişmanlık hissi, eziklik, uyanış hali ve belki de aldatılmışlık var.
- Metnin tonu isyankâr ve içsel bir çatışmayı yansıtıyor. Dünyasını iç monologlarla betimleyen ana karakter kendini dışlanmış ve yabancı hissediyor. Oyun gibi tasarladığı cümlelerle bizi de kendi yabancılaşma serüvenine dahil ediyor.Garip ama aynı zamanda merak uyandıran bir serüven bu.
Uzun zamandır okuduğum ilginç öykülerden biri “Billur Örüntüler” öyküsü. Ve Rıdvan Hatun kitabıyla, yepyeni bir dilin, teknik ve biçimin kıpırdayışlarını bize hissettirmeyi başarıyor.
Kaynak
Billur Örüntüler. Rıdvan Hatun. Can Yayınları. (2023)
edebiyathaber.net (2 Mayıs 2024)