Kaos Çocuk Parkı Kitap Yayınları “Dip” adlı şiir dergisini yayımlamaya hazırlanıyor.
Yayınevinin çağrı metni şöyle:
“2+1 mağaralara sığmayı geçtik. Artık sokaklar da bize dar geliyor. Yeraltına iniyoruz. Aykırı, eleştirel, görece ahlaksız ve otorite tanımaz bir edebiyat için daha çok alkol, seks, küfür, travma, uyuşturucu, suç, transeksüellik, evsizlik, işsizlik, çarpık ilişkiler ve hayvansal dürtüleri, dahası konuşmadıklarımızı ve/veya konuşamadıklarımızı anlatmak istiyoruz.
2008 yılından bu yana düşümüzü havayla, suyla, acıyla, kavgayla besleyerek yaşatmış olduğumuz kolektif, son iki yılda üzerindeki kabuk kırıntılarını daha da temizledi ve bedeninin çoğu paslanmış olan yayın dünyasında çözelti görevi görmeye başladı. Daha önce bastığımız onlarca fanzin kitapla göz önüne gelmiş, sistemin tekerine ilk taşı sıkıştırmıştık.
Yazınımızın en büyük yaralarından biri olan “yayım” konusunda devrim gibi bir proje gerçekleştirdik: Kaos Çocuk Parkı Kitap Yayınları… Kalemini var etmeye çalışıp da yumuşak karınlı kapitalizmin ağına düşmek istemeyen yetenekli isimler için bulunmaz bir fırsat yaratıldı. Dünyanın iliğine işlemiş kirliliğin edebiyat ipini tümden kurtarmak üzerine kurulu olan oluşum, yeni yıl içerisinde onlarca nitelikli kitap yayımlayarak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Bu sayede “ne kadar para, o kadar şairlik/yazarlık” çukuru gerçek dimağların yazılı olduğu kâğıtlarla dolmaya başladı.
Yayınevi ve dergi gücünü elinde bulundurarak edebiyat erkliğinde burnundan kıl aldırmayan, istediği ismi şahlandırıp sömüremediği ismi görmezden gelen taht sahiplerinin, bu proje kapsamında çıkan kitaplardan ve projenin deparla edebiyat tarihine girişinden doğan rahatsızlıklarını gözlemleyebiliyoruz. Ciğerinden çektiği eserlerini, lokmasından keserek binlerce liraya yayımlatmak zorunda kalan dostların umudu olan Kaos Çocuk Parkı’nın, sırça köşkleri yıkmak için ant içtiği görülüyor. Mücadeleye devam…
Projenin; parayla gelen şöhret, yalakalıkla gelen ödül, öpücükle gelen tanıtım anlayışını yakın zamanda katran tarihe gömeceğine inanıyoruz. Eser sahibinin ırkına, cinsiyetine, tanrısına/tanrısızlığına, çevresine, cebine, ödülüne, hocasına, bir sayfayı geçen özgeçmişine bakmadan, gelen eserleri inceleyip nitelikli olduğunu düşündüklerini “ücretsiz” yayımlayan Kaos, sistemin böğrüne serice çöktü. Çöküyor…
Sokağın dili şiirdir. Yeraltının dili şiirdir. Ama biz sokaklara ve yeraltına sığmamayı geçtik. Artık bedenimiz de bize dar geliyor. Boyun eğmemenin, başkaldırının, takdir edilmemenin, düzensizliğin, dışlananların, ayıplananların bedeni olduk!
Bu noktada, “Dip”te yer almak isteyenlere seslenmek istiyoruz: Açık çağrımızdır.
Varlık dediğin nedir ki? “Şair” olma! Şairi yok bil, şiire bak. Şiir “dip”tedir. “Dip”, kimi vakit buluttadır, kimi vakit de çiğ çığlıkta, kahkahada, madunun sessiz öfkesinde, boş verişte, yıkımda, ağaç kovuğunda, kelebek camında, sapanın ucundaki taşta, keçede, elmasta, alevlerin içinde, boşluklarda, bütünde, tanrı parçacığında, başka bir evrende. “Her şey şiirdir.” ve “Şiir yoktur.”! Yeni yolları adımlamaktasın. O yolda karşı çıktığın her şey, apansız, yanında yörende belirebilir. Derhal çık o yoldan, yoldan çık, yoldan çık! Kestirmeleri terk et. Yürümeye devam et. Başarı, onaylanma, ödüllendirilme, övgü, iltifat değil istediğin, biliyorsun bunu, hep biliyordun. Hiçbir yere, kimseye hatta kendine bile angaje olma. Dergi, fanzin, kitap, yayınevi, editör, şair, kitabevi, kalem, kâğıt, klavye, internet kısıtlar, boğar şiirini, yavanlaştırır, ehlileştirir. Kaç! Şiir oralarda değil. Şiir sokakta. Şiir yeraltında. Şiir kendi içinde. Sokaklara, yeraltına ve içine dön! Kendi sahici şiirini yaz! İnsana dokun! Hiçbir kuşağa ve anlayışa prim verme! Seçkinci olma! Seçici ol! Hesapçı olma! Doğal ol! Akışına bırak! Hatta “Dip”, “Dip” olmaktan çıktığında “Dip”ten de yüz çevir, o da sistemin paslı bir dişlisi olabilir. Tüm diğer varlıklar daha sahici, daha dürüst bizden. İnsanız. Bunu unutma. “En dipteysen düşmezsin”. Düşme. Ve sakın, sakın bu söylediklerimi dinleme. Yap!”
edebiyathaber.net (14 Mart 2019)