“Modern zamanların yorucu talepkârlığından zarafetle sıyrılan, kendi varlığını yeniden ve benzersizce kurmaya niyet etmiş kadınların hikâyeleri var bu kitapta. Yazının içimizdeki yaraları iyileştirebileceğini, sığ sulardan açık denizlere yüzdükçe arınabileceğimizi söyleyen Hüzün’ün cümleleriyle dönüyoruz kendimize; kimi kez kahkahalarla kimi kez sızlayan bir kalple eşlik ediyoruz hikâyelere.”
Geçtiğimiz yılın son günlerinde Tara Kitap etiketiyle okurla buluşan ‘Vaktin Var, Şifalı Hikâyeler’ adlı deneme kitabı çıkalı iki ay oldu ve ikinci baskısını yaptı. Yazar kitabını kimseye ihtiyacı olmayan, özgür bir hayat inşa edebilmiş, derin yaralarını iyileştirebilmiş, geçmişinden kopabilmiş, ayakta kalabilmiş minnetsiz kadına yani kendisine adamış. Buna ek olarak önsöz yazısından hareketle kitabın genelini kapsayan temel izleğin “ilişkilerde kendin olmak” olduğunu söyleyebiliriz. Yazarın deyimiyle samimiyetle ve doğrulukla var olmak konusunda ilgili okurlara yol arkadaşlığı yapabilecek, moral verebilecek bir kitap Vaktin Var. Varlığını değiştirip dönüştürmeye karar veren okurlar için bir tür deneyim kılavuzu. Hüzün, keder, acı ama yeri geldiğinde mizah yüklü denemeler okuyoruz. Sakin olup ve hatta her daim kendimiz olup bu tarz denemelerde anlatılanlara güvenebiliriz, çünkü hâlâ vaktimiz var.
Odak noktaları ilişkiler olan hemen her denemenin sonunda okura mesajlar veriliyor, ona neyi nasıl yapabileceği konusunda özlü sözler, aforizmalar sunuluyor ama bir taraftan da kişisel gelişim klişeleri ti’ye alınıyor. Vaktin Var’ın anlatıcısı birinci tekil kişi anlatıcı, kadın. Bu anlatıcının karşısında varsaydığı ve denemelerde “darling” diye hitap ettiği bir okur var. Anlatıcı, anlattığı güne kadarki hayatında, yaşadığı ilişkilerde ciddi sorunlar yaşamış, özellikle çocukluğunda ve evliliğinde. Bazı denemeler arkadaşları, anne babası ve sevgilileriyle başından geçen sarsıcı olaylardan hareketle yazılmış. Yetişkinlikte yaşanan sıkıntıların kaynağı çocuklukta saklı; sağlıklı bireyler olmak için özgür, mutlu ve güvenli çocukluk hayatı olmalı diyor özetle. Anlatıcı, kendisiyle ilgili bazı sorunları bazen şiirimsi bazen de birbiriyle bağlantısız gibi görünen paragraflar üzerinden bir araya getiriyor. Başlıklarda klasik şarkılardan alıntılar ve bu şarkılara dolaylı yoldan göndermeler dikkat çekici. Bu denemelerin hemen hepsinde anlatıcının temel derdi kendisiyle, bu yüzden okurla eşit seviyeden bir söyleşi kurgulama yoluna gitmiyor. Anlatıcı hemen her şeyi biliyor. Bilge kadın, yaşamış görmüş, çok acılar çekmiş; okurlarını yazdığı hemen her konuda uyarıyor ve bazen üst perdeden konuşuyor. Onlara mesajlar veriyor: sorunlu ilişkilerini bitir, kendine yönel ve olduğun gibi davran, kendin ol gibi. “Gerçekler önce yaralar, sonra yaraları sarar darling; amacım seni pohpohlamak ve kişisel geliştirmek hiç değil, önce onu söyleyeyim. Aradığın oysa, burada sana ekmek yok. Bu kitapta sana gözünü açtıracak, kendimizi nasıl değersizleştirdiğimizi, saçmaladığımızı konuşacak hikâyeler anlatmak ve farkında olmanı sağlayacak malzeme olacak hep,” diyor anlatıcı mizahi bir yaklaşımla. Bu tarz kitapların ister istemez şöyle bir sıkıntısı oluyor. On ya da on beş yazıdan sonra okuma isteği azalabiliyor, çünkü yazılarda temel meseleler ve üslup belli, klişeler sürekli tekrar ediyor, sürpriz yok. Bu tarz yazılar bu haliyle sosyal medya mecralarında her yayınlanışında merak duygusuyla okunabilir, yeni yazılar beklenebilir takipçiler tarafından. Ancak bu metinler bir kitap olarak derlenerek bir araya getirildiğinde bazı temel değişimler olabilir. Vaktin Var’daki dikkat çekici yaklaşımlardan biri de yazım kuralları ve anlatım bozuklukları. Yazar var olan kuralların bazılarına uymamış, yayınevi de önsöz dahil olmak üzere bu kuralları uygulama yoluna gitmemiş. Yazım kuralları ve noktalama işaretleriyle ilgili farklı uygulamalar deneysel metinlerde hayata geçirilebilir. Ancak okuduğumuz bu metinlerde hiçbir işlevi yok. Anlatıcı bu durum hakkında açıklama gereği duymuş ve bir deneme de yazmış, şöyle diyor: “Yazılarımda çok fazla imla hatası görüyorsunuz, özellikle de kısaltmalar ve konuşma dili ağırlıkta. Çağla’ya geçen gün birinden bahsederken şöyle bir cümle kurdum, ‘İyi biri ama ‘de’leri ayrı yazmıyor.” İnsanları değerlendirme şekline bak. Eksen kaymış! Takıntı böyle bir şey işte, ruhunu kısıtlayan, şekillerin içinde boğan, kelepçemsi bir his. Kesiyorum ben bu bağı!”
“Vaktin Var, hayatın imkân vermediği ‘es’i verdiriyor, günlük endişelerden kafamızı kaldırmamızı sağlıyor, sakin olmamızı söylüyor ve aslında her şey için ‘vaktimiz olduğunu’ hatırlatıyor.”
edebiyathaber.net (1 Şubat 2022)