Geçen yıl bu tarihlere yakın bir dönemdi. Küresel salgının etkisinden korunmaya çalışırken başımıza gelen başka olaylarla da boğuşuyorduk. Bunlarla gelip geçecek diye umarken korkutucu sarsıntı az ilerde bizi bekliyormuş da haberimiz yokmuş. Büyük İzmir depreminden söz ediyorum. Yıldönümü yaklaşırken yine hatırıma düştü işte. Durduk yere olmadı ama. Hemen her olayda olduğu gibi yine bir kitapla çıkageldi anılar. Hatta bir yazarla. Vladimir Tumanov’la. Sanırım bundan böyle Tumanov adını her duyduğumda da o korkunç kırk saniyeyi anımsayacağım. Bunun nedeninde yazarın bir suçu yok tabii. Tam da o döneme denk gelen kitabı “Asılı Dağın Kahini”nden dolayı bu düşüncem. Yakın tarihten gerçek bir maceranın peşine takmıştı bizi yazar. Batı Anadolu mitolojisindeki ‘sözüne inanılmayan kahin’ Kassandra karakterinden esinlenerek insanın doğaya verdiği zararın sonuçlarını düşündürmüştü. Bu kitabın elimde olduğu günlerde büyük depremi de yaşayınca Tumanov adı bu depremle birlikte anılır oldu benim için. Sadece depremi anımsatıyor demek de haksızlık olur ama. Tumanov demek, “Haritada Kaybolmak” demek başka bir şekilde. Tumanov demek “Kraliçeyi Kurtarmak” demek yine. Görülmemiş bir baskı başarısıdır bu kitaplar. Çocuk edebiyatına kıyısından dahi bulaşmışsa insan bunu da bilir zaten.
Şimdilerdeyse Tumanov demek “Suda Kaybolmak” demek. Haritada Kaybolmak’ın devamı niteliğindeki kitap yine doğa felaketlerini yaşayıp yaralarımızı sarmaya çalıştığımız bir döneme denk düştü. Edebiyatı yaşamdan ayrı tutmayıp, sterilize etmeyip, olduğu gibi yaşadıklarımızla örünce günlük yaşamın bir parçasıyla kesişmemesi de olanaksızdır. Bir miktar yazar başarısı da denilebilir bu örtüşmenin, kesişmenin. Dünyamız iklim krizi ile mücadele ederken bu konuyu dert edinip romanını yazınca günü de yakalamış olursunuz. Anlattıklarınız tüm canlılığı ile okuru sarar sarmalar.
Vladimir Tumanov’un, “Gizemli Haritalar” dizisinin ilk kez Türkçe yayımlanan ikinci kitabında, Alt Kardeşler bu kez büyük bir sel felaketinde sürükleniyor. Bilmeceler ve ipuçlarıyla ilerleyen bir yolculuğa çıkıyorlar. “Alt kardeşler olarak bildiğimiz Chris ve Francis, her gün hızla yaşlandıkları inanılmaz yaz macerasından sonra büyük bir fırtınanın ortasında bulurlar kendilerini. Anne babalarnı kurtarmak için şehir merkezine gitseler de çoktan her yeri sular basmıştır. Çocuklar, terk edilmiş ofis binasında mahsur kalır. Üstelik yine, gizemli bilmecelerin bulunduğu yeni bir ruloyla! Neyse ki, teknelerden anlayan Mariana da onlara katılır. Sele kapılan üçlü, tüm dünyayı yutan suların çekilmesi için bilmeceleri çözme telaşına düşerler.
Küresel iklim krizine dikkat çeken Tumanov’un bundan sonra hangi konuyu yazacağını da şimdiden merak ediyorum. Açıkçası bu örtüşmelerden de biraz ürküyorum. Kitap yazılana dek yaşanmamış olursa anlattıkları, korkuyla bekleyeceğim muhakkaktır.
Yakın zamanda televizyonlarda izlediğimiz görüntülerin ne denli yıkıcı olduğunu, geride kalanların yüz ifadelerinden anlayabiliyorduk. Kitabın sonunda Tumanov, bir miktar umut aşılamış bize. Sanki hiç yaşanmamışçasına kaldığımız yerden devam edebiliriz dercesine…
Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan, önceki kitaplarda olduğu gibi yine Mine Kazmaoğlu tarafından dilimize kazandırılan kitap küresel iklim krizi konusunda dikkat çekici bir eser. Belki hâlâ geç değildir!
edebiyathaber.net (20 Eylül 2021)