Fizik profesörü Lawrence Maxwell Krauss’un yazdığı “Uzay Yolu Fiziği”, yazarın Uzay Yolu dizisindeki fiziksel hatalardan yola çıkarak, evrenin, gezegenlerin ve bizim varoluşumuza kadar giden yolculuğu tüm fizik kurallarını alt üst ederek anlatan ve evrende bulunan hiçbir şeyin fizikten ayrı düşünülemeyeceğini öne süren bir kitap.
Amerikalı yazar ve senarist Gene Roddenberry tarafından yaratılan 8 Eylül 1966 ile 3 Haziran 1969 yılları arasında üç sezon, toplam 79 bölüm olarak televizyonlarda yayınlanan Uzay Yolu dizisi, yaşı tutan tutmayan herkesin üzerinde iki çift laf edebilme yetisine sahip sayılı TV yapımlarından biridir. Kaptan Kirk ve Mr. Spock’ın kumandasında uzayın derinliklerinde yol alan yıldız gemisi Atılgan’ın maceralarını anlatan dizi sayesinde yine 7’den 70’e birçok kişi uzay hakkında birtakım bilgilere, terimlere, bunların anlamlarına dair fikir sahibi olmuştur. Ancak aradan 57 yıl geçtikten sonra Case Western Reserve Üniversitesi’nde Ambrose Swasey Fizik Profesörü, Astronomi Profesörü, Kozmoloji ve Astrofizik Eğitim ve Araştırma Müdürü Lawrence W. Krauss, Uzay Yolu’nun senaristlerinin uzayla ilgili bazı hatalara düştüğünü fark etmiş. Fizik profesörü unvanının getirdiği refleksle de okuru, galaksinin binlerce yıla dayanan geçmişinden dünyanın oluşumuna, uzayın kör noktalarındaki kara deliklerden cüce gezegenlere, solucan deliklerinden yıldız gemilerinin gizemine kadar götüren, Türkiye’de Ketebe Yayınları’ndan Mehmet Doğan çevirisiyle yayınlanan “Uzay Yolu Fiziği” kitabını yazmış. Bilindik tüm fizik kurallarını alaşağı eden kitap evrenle başlayan, gezegenle devam eden ve insanın varoluşuyla –şimdilik- sonlanmış gibi görünen bir süreci basit ve herkesin anlayabileceği bir dille ele alıyor.
Lawrence M. Krauss kitabını üç bölüme ayırmış. “Kozmik Poker Oyunu” adlı ilk kısımda Krauss, uzayın bilinmezliklerinin ipuçlarını Newton, Einstein, Hawking gibi “ustaların” eline bırakarak, onların ortaya attığı kanıtlanmış bilgiler doğrultusunda açıklamaya girişiyor. “Madde, Madde Her Yerde” başlıklı ikinci kısımda, gezegenin kökeni olan atomlara kadar inen bir yolculuğa çıkarıyor Krauss. Son kısım olan “Görünmez Evren ya da Geceleri Rastlanan Şeyler”de ise, hepimiz için büyük merak konusu olan, bölümün altındaki deyişle, “Var olan ama henüz göremediğimiz şeylerden bahsediyoruz; dünya dışı yaşam, çoklu boyutlar, başka fizik olasılıklarının ve olasılıksızlıklarının egzotik bahçesi,” hakkında ispatı mümkün olsa da mutlak doğruluğa ulaşamamış ihtimalleri oyuna sokarak okurun kafasını iyiden iyiye kurcalıyor ve kitabın tamamına yayılmış soru işaretlerini başka bir biçimle vücuda getirerek inandırıcılığını doruk noktasına çıkarıyor.
“Uzay Yolu Fiziği”, her ne kadar Uzay Yolu dizisindeki fiziksel “falsoları” yakalayıp, “Doğrusu budur!” amacı güdüyormuş gibi olsa da yazar Lawrence M. Krauss, fizik gibi kazık bir meseleyi, laboratuvarda ömür yiyen beyaz önlüklü profesörlere bırakmış biz sıradan insanlara aslında gezegendeki, dünyadaki hiçbir şeyin fizikten ayrı düşünülemeyeceği mesajını veriyor. “Her halükârda”, diyor Krauss, “günümüzün ve yarının fizik biliminin geleceğimizin karakterini kesinlikle belirleyeceğine inanıyorum, tıpkı Newton ile Galileo’nun fiziğinin bugünkü mevcudiyetimizi renklendirmesi gibi.” Ve son sözü Uzay Yolu’nun yaratıcı Gene Roddenberry’ye bırakıyor: “İnsan ırkı, kayda değer bir yaratıktır. Potansiyeli büyük. Umarım Uzay Yolu, kendimize ve yeteneklerimize inanırsak, hangi noktaya gidebileceğimizi bize göstermeye yardımcı olmuştur.” Elimizdeki kitap da gidilebilecek bu noktaya yapılan yolculukta alternatif bir kılavuz niteliği taşıyor.
edebiyathaber.net (31 Mayıs 2023)