Her kitap kendi içinde özel bir hikâye taşır. Kimileri okuru başka dünyalara doğru uzun bir yolculuğa çıkarırken kimileriyle insanı kendi içinde çok daha uzun bir yolculuğa çıkarır. İşte Osho’nun geçtiğimiz günlerde Omega Yayınları etiketiyle çıkan İçsel Yolculuk isimli kitabı da bu türden bir kitap.
İçsel Yolculuk, her şeyden önce insana kendi içine bakmayı ve kendi içinde neler barındırdığını keşfetmeyi öğreten bir kitap. Zira insan, aslında kendi içinde barındırdığı şeyler kadar önemlidir ve tüm bu şeylerin toplamı insana bir karakter, bir kimlik, bir yapı veren ana unsurdur. Her şeyden önce insanın kendisinin farkına varması ve kendisini kendisi olarak görmesi gerektiğini belirten Osho da kendisine merkez noktası olarak bu düşünceyi belirliyor.
“Seni buraya çağırdım; sen çağrımı duydun ve geldin,”[1] diyen Osho, aslında her şeyden önce okuruyla, aslında gerçek anlamda dinleyicisiyle arasında özel bir bağ kurmaya girişiyor. Zira her özel bağ beraberinde özel bir ilişki ve daha derinlikli bir dünya getirir. Kişiler arasındaki bağlar ve diyaloglar ne kadar kişiselleşir ve anlamlaşırsa onlar arasındaki iletişim de o denli güçlenir, çünkü bu iletişim artık onların bedenleri arasındaki bir etkileşim olmanın ötesine geçer ve onları ruhsal olarak da birbirlerine bağlar. Ruhsal olarak kurulan bağlarınsa hiçbir zaman yıkılamayacağı muhakkaktır. Osho, kendisiyle dinleyicisi arasında kurduğu işte bu yakınlık ve anlayışla ortaya çok daha derinlikli bir dünya çıkarıyor. Yalnızca iki insanın olduğu bir dünya. Ortaya çıkan bu tabloda sanki karanlık ve boş bir odada yalnızca iki insan varmış ve bu iki insan arasında herhangi bir sınır yokmuş gibi gözüküyor. Bu iki insan hiçbir engele takılmadan gerek maddi gerekse manevi olarak diledikleri gibi birbirlerine dokunabilir, bir bütün meydana getirebilirler. Her şey tamamen bu bağı kuracak insanların elindedir ve onlar, bu bağı kurmaktan imtina etmezler.
11 Bölüm’de “Yaşamın şarkısını dinle,”[2] diyen Osho, hayatın tek başına bile birçok mucizeye hayat verme gücüne sahip olduğunun altını çiziyor. Yaşamı oldukça güzel ve derinlikli bir şarkı olarak gören Osho, bu şarkıya eşlik etmesi konusunda insanoğlunu yüreklendiriyor. Ortada oldukça farklı tonlarda aralıksız çalan bir şarkı varsa eğer, insanoğlu kulaklarını tıkamak veya ondan uzaklaşmak yerine kendisini ona teslim etmeli, o şarkıyla birlikte hareket etmelidir. Bu hareketlilik ona hayata dair birçok yeni şey öğretecek, belki de ona daha önce anlamsız gelen şeylere yeni bir pencereden bakma imkânı sunacaktır. Osho’nun bu noktadaki temel argümanı da budur zaten. Her şey, hayattaki her şey o ân dinlediğimiz şarkıya göre biçimlenebilir. Yaşam bize bir şarkı söyler ve biz eğer bu şarkıyı dinlemeyi biliyorsak ona eşlik edebiliriz. Öbür türlü insan hiç bilmediği bir şarkıya nasıl eşlik edebilir? Bilmediği bir dile, ruha, ezgiye? Oysa yaşam herkes için her ân aynı şarkıyı söylemez. Onu sürekli yineler ve yeniler. Ama o şarkıyı dinleyen kulak buna karşı bir aşinalık geliştirebilirse, kendisini bu şarkıya teslim edebilirse ortaya çok daha farklı bir yaşama biçimi, çok daha farklı bir düşünce dünyası çıkabilir. Osho, herkesi yaşamın şarkısını dinlemeye ve sorgulamaksızın, ondan uzaklaşmaksızın herkesin kendisini bu şarkıya teslim etmesini öğütlüyor, ki bu öğüt, okur için de dinlemeye değer bir öğüttür.
Duvarlar aslında hayatımızdaki en önemli şeylerdir. Bizi sınırlandırmak için vardırlar ve günümüzde çok daha derin anlamlara sahiptirler. Önceden insanları fiziksel olarak ayıran bir unsur olan duvar, sözgelimi Berlin Duvarı gibi, artık manevi açıdan da bizi birbirimizden uzak tutan bir yapıya dönüştü. İnsanoğlu için maddi ve manevi duvarları aşmaksa her geçen gün daha da zor bir hâle geldi. Bu noktada Osho, insanların duvarları aşmaları gerektiğini söylerken bunun için gerek duyulan gücün de insanın kendisi tarafından temin edilebileceğini vurguluyor. Yine benzer şekilde insan için bu güç, İçsel Yolculuk sırasında elde edilebilecek bir unsurdur. Kendi içinde derinliklere dalan insan, oradan dönerken kendisi için ihtiyaç duyduğu her şeyi beraberinde getirmelidir. Çünkü bu güç, ona kimse tarafından herhangi bir şartla verilemez, sağlanamaz. İnsan, kendi gücünü kendisi oluşturmak zorundadır. Bu nedenle bu duvarları yıkmak, onları aşmak ve onlara takılmamak içim İçsel Yolculuk’umuzu alabildiğine zenginleştirmeli, ona alabildiğine geniş alanlar açmalıyız. Tüm bunlar bize kendi geleceğimizi biçimlendirme konusunda yardımcı olacak, gelecek engelleri/duvarları aşmamız konusunda da güç sağlayacaktır.
Meditasyon, insan için sadece bir eylem, bir iş değildir; o, tüm bunlardan daha fazlası, aslında bir arınma yöntemidir. Bu arınma için gerekli olansa fiziksel bir eylem değil, ruhsal bir katılımdır. Zira insan yaptığı işe ruhsal olarak katkı sunmadığı sürece hiçbir davranışından zevk alamaz. Bu dürtüyü kaybeden insan için de yaşam bezgin bir edime dönüşür. Bizi bu ruh hâline karşı uyaran Osho, meditasyonlar eşliğinde insanın kendisini bulma konusunda ciddi bir efor sarf etmesi gerekiğini belirtiyor. Buna göre meditasyonlar bizim için salt birer zorunluluk değil, aynı zamanda ruhsal maceramız sırasında bize yeni kapılar aralayacak geçiş noktalarıdır. Tıpkı ölüm gibi. Tüm bu geçitler, ancak insan onu geçerse birer anlama kavuşur. Öbür türlü aşılamayan birer duvara dönüşen geçitler/meditasyonlar anlamını yitirir ve bu kayıp, birçok yeni kaybı da beraberinde getirir.
İçsel Yolculuk sırasında “Varoluşla Bir Karşılaşma” da gerçekleştiren Osho, bu karşılaşmada dikkatimizi oldukça ilginç şeylere çeker. Bu karşılaşmada Osho’nun karşısına çıkan kendi enerjisi ve düşünme biçimidir. İnsan nasıl düşünürse enerjisini de öyle yönlendirebilir, yönetebilir. Düşüncelerimiz bize biçim verir, biz de düşüncelerimize. Bunun altını bilinçli olarak kitap boyunca(konuşması boyunca birkaç kez çizen Osho, insanı bu konuda özellikle uyarır ve insanın kendi varoluşuyla karşılaşırken dikkatli davranması hususunda haberdar eder. İnsan kendini bilmeli, kendi yolculuğu ve macerası sırasında kendisi gibi davranmalıdır. Kendi varlığını devam ettiren insan, hem meditasyonlar hem de ruhsal enerjiyle bunu güçlenidirir ve kendisinden daha güçlü bir benlik meydana getirir.
Osho’nun okuyucuları kendi içerisinde uzun bir serüvene çıkarttığı kitabı/konuşması İçsel Yolculuk, oldukça farklı konlara değinen değerli bir Osho metni olarak kitapseverleri bekliyor.
[1] Osho, İçsel Yolculuk, Omega Yayınları, İstanbul 2020, syf.: 7.
[2] A.g.e. syf.: 92.
edebiyathaber.net (15 Temmuz 2020)