Psikanalitik çalışmalarıyla tanıdığımız Nihan Kaya’nın son kitabı ‘Yüzmek, Yaşamak ve Olma Arzusu’, insanın suyun içinde başlayan hayatından yola çıkarak yaşamı boyunca karşılaştığı olumlu veya olumsuz şeylerin yüzmeyle olan ilişkisini birçok farklı yerden irdeleyen ve akla hayale gelmeyecek sonuçlar ortaya koyuyor.
1979 yılında doğan Nihan Kaya, 2001’de Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı’ndan mezun olmuş. İngiltere’deki University of Essex’te Psikanalitik Çalışmalar alanında yüksek lisans yapmış. King’s College London’da yazdığı, yaratıcılık psikolojisi ve çocuk arketipi konulu doktora tezini 2013 yılında Yazma Cesareti: Acının Yaratıcılığı adı altında kitap haline getirmiş. 2005’ten bu yana Avrupa ve Amerika’nın çeşitli yerlerinde psikoloji ve yaratıcılıkla ilgili konuşmalar yapan Kaya’nın Çatı Katı adlı kitabı Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü almış. İngiltere’de Routledge Yayınları’nın psikoloji serisi etiketiyle yayınlanan Dreaming the Myth Onwards, Revisioning Jungian Therapy and Thought ile Threshoulds and Pathways between Jung and Lacan: On the Blazing Sublime kitaplarına yazılarıyla katkıda bulunmuş. 2018 yılından beri MEF Üniversitesi Psikoloji bölümünde Pshycoanalysis and Literature I (Psikanaliz ve Edebiyat) ve Pshycoanalysis and Litreture II (Psikanaliz ve Edebiyat II) dersleri veriyor. Ayrıca Universtiy College London’da Psikanalitik Çalışmalar bölümünde Winnicot psikoterapisi üzerine bir doktora hazırlayan Nihan Kaya’nın Türkçe yayınlanmış 22 kitabı bulunuyor. Bunlara eklenen son halka ise Eksik Parça Yayınları’ndan çıkan Yüzmek, Yaşamak ve Olma Arzusu kitabı.
Nihan Kaya yeni kitabında Sartre’ın meşhur, “İnsan, olma arzusudur,” sözünden yola çıkarak yüzmeyi bilenler ve bilmeyenler tarafında yüzmenin ne anlama geldiğini, yaşamayı öğrenmekle yüzme bilmek arasındaki köprüyü yüzmeyi herhangi bir şekilde öğrenmiş ya da öğrenememiş olmanın ‘şahsımızla’ olan alakasına vurgu yaparken ebeveynlerin bu konudaki düşüncelerini de mercek altına alıyor. Kitabın ana eksenini oluşturan bu konuları dört bölümde birleştiren yazar ilk bölümde ‘Yüzme, Benlik ve Psikoloji İlişkisi’ni insanın daha anne karnında suyla olan haşır neşirliği ve dolayısıyla yüzmeye ilk kulacını burada attığından başlayıp Jung ve Winnicott gibi psikanalistlerden aldığı destekle konuyu derinleştiriyor. Benlik, yaratıcılık, birey olmak, var olma-yaşama çelişkilerini bu bölümde değinilen diğer noktalar arasında yer alıyor. ‘Günlük Hayat ve İyileşme’ bölümünde ise suya daha da yaklaşan Nihan Kaya, adından da anlaşılacağı üzere normal, standart hayatımızda yaşadığımız durumları önce ‘çocukluğa inerek’ ve sonrasında burayı birçok örnekle epeyce deşeleyerek ‘merkez’ haline getirirken üçüncü bölüm olan ‘Yüzme Öğrenememiş Çocuklar’da yüzme öğrenmeye, yüzmeyi bilmeye kendi hikâyesinden de eklemeler yaparak yüzme-yaşama kavramını somut tecrübelerle okura aktarıyor. ‘Nesneleri Yaşamamızı Biçimlendirmesi’ başlıklı son bölüm ise etrafımızdaki eşyalarla olan ilişkimizden girip “Az eşya, az insan” haline açıklık getiriyor ve “sonuç” niyetine de yaşadığımız çağla beraber rahatça anacağımız sosyal medyayla yüzme arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getiriyor.
Yüzmek, Yaşamak ve Olma Arzusu, onlarca farklı alandan atıf almış olan suyu, suyun canlı-insan nezdindeki hareketi olan yüzmeyi ve bu eylemin yaşamakla, “olma” kavramıyla temas halindeki bağını şu ana dek pek kurcalanmamış yerlerinden kavrama imkanı yaratıyor. Yazar Nihan Kaya’nın dediği gibi, “Bu kitabı okuduktan sonra, yüzmeye ve yüzmemeye bir daha asla eskisi gibi bakamayacaksınız.”
edebiyathaber.net (16 Eylül 2022)