Netflix’te İspanyol dizileri de oldukça popüler. Bu dizilerin arasına katılacağı duyurulan Gabriel García Márquez’in en ünlü romanı Yüzyıllık Yalnızlık’ın hakları satın alınmış bile. 1967’de basılan ve dünya çapında 50 milyondan çok satan roman ekrana hiç taşınmamıştı. Yazarın oğulları Rodrigo García ve Gonzalo García Barcha’nın diziye danışmanlık yapacağı söyleniyor. Dizinin büyük bir bölümüyse Kolombiya’da çekilecek.
TvLine’ın haberine göre oğulları, yapım hakkında şöyle konuştu:
“Babam yıllarca kitabın hakları satmaya yanaşmadı çünkü bu hikayenin, bir filmle kısıtlanmasının veya İspanyolca dışında bir dilde yapılmasının doğru olmayacağını düşünüyordu. Ancak dizilerin altın çağında, onca yetenekli yazar ve yönetmenin, kaliteli içeriğin ve yabancı dildeki yapımların dünya çapında kabul görmesi Netflix’in sunduğu “dünya çapında izleyici” fırsatı için daha iyi bir zaman olamayacağını düşünmemizi sağladı. Bu girişimde Netflix ve yapımcıları destekliyor, ortaya çıkacak yapımı heyecanla bekliyoruz.”
Netflix yetkililerinin de romanın ilk uyarlamasını çekecek olmaktan onur duyduğunu tahmin edebiliyoruz. Ancak bu haberin bizi biraz endişelendirdiğini de söylemeden geçmeyelim. Hiç de kısa sayılmayacak uzunlukta ve yıllar boyunca gelişip değişen olayların anlatıldığı Yüzyıllık Yalnızlık, Netflix’in dizi formatına uyabilecek mi? Bunu hep birlikte göreceğiz.
Siz ne dersiniz?
Kitabın arka kapağı şöyle:
“Yüzyıllık Yalnızlık’ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım, ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlık’ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız.”
edebiyathaber.net (7 Mart 2019)