Röportaj: Gizem İris
Yazarlık yolculuğuna “Solucan” serisiyle başlayan ve ardından “Kayıp”, “Kimse Gerçek Değil”, “Kazanırsak Kaybederiz” isimli romanlarıyla kendi kitlesini oluşturan Zeynep Sey, yeni kitabı “Yaz Uykusu”nu okurlarıyla buluşturdu. Sekiz yakın arkadaşın yıllar sonra birbirlerini bulmak için çıktıkları yolculukta, sırlarla dolu geçmişin üzerindeki perdeler bir bir kalkarken gerçeklerle yüzleşen karakterlerin hikâyeleri okuyucuyu romanın içine çekiyor. “Onlar birbirinden farklı sekiz karakterken şimdi kendilerine bile çok yabancılar. Bu yaz yolculuğunun onları yeniden birleştireceğini, yıllar önceki kendilerine yeniden kavuşacaklarını düşünüyorlar.” diyen Zeynep Sey ile Athica Yayınları’ndan çıkan yeni romanı Yaz Uykusu’nu konuştuk.
Yaz uykusu, sekiz yakın arkadaşın başından geçen talihsiz bir olay sonrasında altüst olan hayatlarının merkezinde ilerliyor. Sayfalar ilerledikçe yaşadıkları olayın üzerlerinde bıraktığı izlerin geçmediğini, açtığı yaraların zamanla kapanmak yerine büyüdüğünü gördüğümüz bu girift hikâye nasıl ortaya çıktı?
Yıllar önce Nilperi gibi ben de uykuyu bir kaçış yöntemi olarak kullanıyordum. Bir gün yine şu an hiç hatırlamadığım bir sorundan kaçmak için uyudum ve çok kötü bir rüya gördüm. O rüyadan esinlenerek yazmaya başladım ve Yaz Uykusu da böyle ortaya çıktı.
Yaz Uykusu, durgun suları dalgalandıran, bitti sanılanların aslında yarım kaldığını gösteren, herkese ayna tutan bir yolculuk ve dostluk hikâyesi… “İnsan hayatta aradığını yolda bulur” denir… Yaz Uykusu’ndaki sekiz arkadaşın yola çıkış amacı ne, neyi arıyorlar?
Birbirlerini bulmak için yola çıkmış gibi görünseler de aradıkları şey aslında kendileri. Yaşananlar ve yaşanamayanlar her birini çok değiştirdi. Onlar birbirinden farklı sekiz karakterken şimdi kendilerine bile çok yabancılar. Bu yaz yolculuğunun onları yeniden birleştireceğini, yıllar önceki kendilerine yeniden kavuşacaklarını düşünüyorlar.
“Yaz Uykusu”, temposu hiç bitmediği gibi çok zor bir şeyi, tüm karakterlere alan açmayı başarıyor. Karakter yelpazesi oldukça geniş olan romandaki profilleri oluştururken günlük yaşamdan esinlendiğiniz oldu mu? Genel olarak karakter oluşturma süreciniz nasıl gelişiyor?
Sadece bu kitabımda değil, yazdığım her kitapta önce kendimden sonra hayatımdaki insanlardan esinleniyorum. Yazdığım hiçbir şey tamamen hayal ürünüm değil, az da olsa gerçeklik payı var. Yaz Uykusu karakterleri için de bu geçerli.
Roman ilerlerken karakterleri daha yakından tanımamızı sağlayan detaylardan biri de özel hazırlanan spotify çalma listeleri. Yolculukların en önemli eşlikçisi olan müzik, listeler sayesinde okuyucunun hikâyenin içine dahil olmasını ve interaktif bir deneyim yaşamasına olanak tanıyor. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Özellikle uzun yolculukların vazgeçilmezinin müzik olduğunu düşünüyorum. Bu kitap da uzun bir yolculuk hikâyesini anlatıyor. Yıllar önce kitabı yazmaya başladığımda bölüm isimlerini çok değerli sanatçıların şarkı isimleri olarak seçmiştim. Okur, her yeni bölümde farklı bir şarkı görsün ve kendini gerçekten de o yolculuğun içinde hissedebilsin diye… Daha sonra tüm bu şarkılar için liste oluşturup kitaba QR kod şeklinde ekleyebileceğimizi öğrendim. Bu fikir çok hoşuma gidince sekiz ayrı karakter için listeler oluşturdum. Listelerdeki şarkılar tamamen karakterlerin kişiliklerini yansıtan parçalardan özenle seçildi.
Kaleme aldığınız kitapların genelinde psikolojik temaların ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Okuduğunuz bölüm yazarlık yolculuğunuzda sizi besleyenlerin başında geliyor diyebilir miyiz?
İlk kitabımı yazarken, “Dünyada umudunu yitirmiş binlerce insan var ve benim bir şekilde bu insanlara seslenebilmem lazım.” demiştim. Bunu daha doğru biçimde yapabilmek için psikoloji okudum. Romanlarımla da dünyada umudunu yitirmiş insanlara sesleniyorum
Genç kuşağın sorunlarına odaklanan hikâyeleriniz çok seviliyor. Psikolojik genç kurgu serisini sürdürmeye devam edecek misiniz?
Serinin üçüncü kitabı yakında geliyor. Dissosyatif (çoklu) kişilik bozukluğu üzerine yazacağım bu kitap için çok heyecanlıyım.
Günümüzde romanlardan beyazperdeye ya da televizyona uyarlanan işleri çok sık görmeye başladık. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz, uyarlanmaya yakın bulduğunuz bir eseriniz var mı?
Bu hem çok heyecanlandığım hem de desteklediğim bir konu. Benim de birkaç yapımcıyla görüşmelerim oldu ve yakın zamanda en çok içime sinen yapım şirketiyle anlaşma imzaladık. Onur Tan ve Bahadır Arlıel yapımcılığında çok yakında bir eserimin uyarlandığını göreceğiz.
Yazdıklarınız genel olarak seri hikâyelerinden oluşuyor ve finalinden yola çıkarsak Yaz Uykusu da bir seri olacak gibi duruyor. Heyecan kaldığı yerden ne zaman devam edecek?
Yaz Uykusu’nun iki kitap olmasını planlıyoruz. İkinci kitabı 2024 bitmeden raflarda göreceğiz.
Masada bekleyen yeni projeleriniz, yakın zamanda okuyucuyla buluşacak yeni hikâyeleriniz var mı?
Bu yıl için sadece Yaz Uykusu’nun ikinci kitabı ve psikolojik genç kurgu serisinin üçüncü kitabı üzerinde çalışmayı planlıyorum.
edebiyathaber.net (6 Haziran 2024)